Taşındım! Yeni adresim: http://nanoturkiye.net

30 Nisan 2008 Çarşamba

Intel'den Yeni Litografik Teknik: Pikselleme Litografya

Yeni metod, Intel'in geleneksel AR-GE gününde gösterildi. Bu yöntem Moore kanunun, önümüzdeki on yılda geçerliliğini koruyacağını gösteriyor.

Litografik teknikler 60'lı yıllardan beri işlemci yapımında kullanılıyor. Litografyada sorun şu: oluşturacağınız desen küçüldükçe, maskenin direnen malzeme üzerinde oluşturduğu şekilde bozulmalar oluyor. Misal, dikdörtgen oluşturmak isterken, oval bir şekil oluşuyor. Bunun için günümüzde orijinalden farklı maske yapılıp, düzgün şekiller oluşması sağlanıyordu. Ama artık bu yöntem de, yani optik yuvarlama tekniği de yetersiz kalıyor.

Yeni yöntem ile desen piksel piksel oluşturuluyor. Maske aslında cam üzerinde yanyana açılmış küçük küçük delikler. Maske tamamen saydam, desen anca ışık tuttuğunuzda gözüküyor.

Intel bu yöntemle 65 nm'lik bir örneği üretti, sırada 45 nm'lik örneği yapmak var. Şu videoda ise yeni maskenin görüntülerine ulaşabilirsiniz.
















Soldaki resim oluşturulan desen, sağdaki resim ise piksellenmiş litografyada kullanılan maske. Kırmızı noktalar camdaki delikleri temsil ediyor.

Kaynak: 1 , 2

29 Nisan 2008 Salı

Gümüş Nanoparçacıklar Aslında Zararlı İmiş!

Yıllardır, bilim adamları gümüşün sadece zararlı bakterileri öldürdüğünü düşünüyorlardı ve bu bilgiden dolayı da antimikrobiyel ürünlerde gümüş nanoparçacıkları kullanılıyordu.

Missouri Üniversitesi, İnşaat ve Çevre Mühendisliği Doçenti Zhiqiang Hu, gümüş nanoparçacıkların kanalizasyonlarda amonyağın temizlenmesi ile görevli yararlı bakterileri öldürdüğünü buldu. Gümüş nanoparçacıklar çok zararlı ve bakteri üremesini durduruyor.





İnternet üzerindeki nano ürün kataloğunda, nano gümüş en fazla üründe bulunan nanomalzeme: koku oluşturucu bakterileri öldüren ve bu sayede kokmayan çoraplar, gümüş nanoparçacık salan çamaşır makineleri bu ürünlerden bir kaçı. Kendimiz için faydalı ürünler, aslında çevreye zarar veriyormuş. Bu ürünler yaygınlaştığı için, nanogümüş parçacıkları lağım suyuna, kanalizasyonlara oradan da nehir ve okyanıslara karışacak.





Hu, bir sonraki çalışmasında gümüş nanoparçacıkların hangi orandan sonra, zararlı hale geldiğini bulmaya çalışacak. Ayrıca, gümüş nanoparçacıkların su arıtma sürecini nasıl etkileyeceğini de belirleyecek.

The Water Environment Research Foundation, Hu'ya nanoparçacıkların hangi seviyeden sonra aıtma tesislerini etkilediğini bulması için $150,000 bağışta bulundu. Hu nanoparçacıkların kirli sularda daha iyi yönetilebileceğini düşünüyor. Araştırmanın 2010 yılında bitmesi bekleniyor.

Makale Water Research and Environmental Science & Technology dergisinde yayınlandı.

Nano dünyası bizi şaşırmaya devam ediyor!

Kaynak: 1 , 2

28 Nisan 2008 Pazartesi

Toprağa İlk Kez Nanoseviyede Bakıldı

Cornell Üniversitesi araştırmacıları, dünyada toprağı ilk kez 50 nm seviyede incelediler. Toprakta çok farklı karbon bileşiklerin varlığı gözlemlendi. Araştırmayı yapan Johannes Lehmann.






Nature Geoscience
'ın Nisan sayısında yayınlanan makaleye göre, topraktaki karbonun detaylı yapısını bilmek, topraktaki organik madde döngüsünü gerçekleştiren kimyasal süreçleri anlamaya yardımcı olacak. Mesela, toprak ıslanınca, sıcak ya da soğuk hale gelince malzemelere ne olur sorusuna cevap bulunabilir.



Kuzey Amerika, Panama, Brezilya, Kenya ve Yeni Zelanda'dan alınan örneklerde karbon içeriği farklı olmasa da, toprakların kendi içinde yapısal farklılıklar gözlemlenmiş. Yani toprak homojen bir yapıda değil.

Lehmann, topraktaki bazı malzemelerin kökenini de buldu. Bazıları yaprak ve mikrop kalıntısı çıktı.

Bir sonraki hedef, toprağın yapısını tamamen ortaya çıkarmak.

Resimde nanoseviyedeki toprak topağında karbonlarının dağılımını görüyoruz. Görüntüler Odaklı X-Işını ile alınmış.



Kaynak: 1 , 2

26 Nisan 2008 Cumartesi

Dünya'nın En Küçük Kur'an-ı Kerim'i

Boyutları 9.8mm x 5.4 mm. Mit Enterprises Limited şirketi üretmiş. Üretim tam 2 yıl sürmüş.

Metin, altın ya da platinyumla elektron demeti teknolojisi ile yazılıyor. Yaptıkları ürüne, MEQA (Sanatsal Olarak Kur'anın Mikro Mühendislemesi) adını vermişler.

Dr. Mir Emad Mokhtari, Mir Enterprises Limited müdürü, “Şimdilik bu çiplerden 20 adet var dedi, fazla üretmeyi de düşünmüyoruz" dedi. Kur'an'a saygı gösterdikleri için, seri üretime geçilmeyecek, sadece önemli günler için üretim yapılacak.

Kur'an'ın yüzeyi zedelenmelere karşı kuvartz ile kaplanmış.

MEQA, Dubai'de 4 gün süren düğünde sergilendi.

Görüntülere ulaşma için şu siteye girin, Gallery kısmına bakın.

Ürün şu an İran, Suudi Arabistan, ABD ve İngiltere'de satılıyor.

Not: Kur'an metni Londra Merkez Camii, İslam Kültür Merkezince onaylı.

Kaynak: 1

Nanoteknoloji Tahmin Raporu Yayınlandı

Research and Markets 2011 yılında Dünya'da nanoteknolojinin durumunu tahmin eden bir rapor yayınladı. Raporun metnine ulaşamadım, çünkü en ucuz olan PDF kopyası bile 1142 dolar :)

Ama rapor hakkında kısa bir bilgi sitede yer alıyor. İngilizce olan metnin Türkçesini sizlerle paylaşayım dedim.

Önemli sonuçlar:
- Hızla ticarileşen nanoteknoloji piyasası, bir çok sektörü etkileyebilir: enerji, tekstil, canlı bilimi.
- Nanoteknoloji piyasasının
2007-2015 yılları arasında yıllık birleşik büyüme oranı %33 olması tahmin ediliyor.
- Tüketici ürünlerinin yıllık ortalama büyüme oranının 2005-2010 yılları arasında %9.4 olması bekleniyor.
- Nanoteknoloji üzerine harcama 2006'da %29 arttı.
- Nanoteknolojiye devlet yatırımları Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya ile başladı. Fakat Rusya, Çin, Brezilya, Türkiye ve Hindistan gibi ülkelerde de bu trend başladı. Bu ülkeler de sektöre ciddi yatırımlar yapıyor.
- Asya-Okyanusya nanoteknolojik ürünlerin en fazla satılacağı bölge olarak görülüyor. Bu bölgeyi Amerika ve Avrupa takip ediyor.

Raporda incelenen hususlar:
- Nanoteknoloji piyasasının günümüzdeki durumu.
- Nanoteknoloji piyasasının büyümesine sebep olan faktörler.
- Nanoteknolojinin bir çok uygulama alanında incelenmesi ve gelecek hakkında görüşler.
- Gelişmiş ve gelişen ülkelerin endüstri profili (Amerika, Japonya, Çin, Hindistan, Hindistan, Rusya, Brezilya vs.)
- Küresel nanoteknoloji pazarında belirginleşen trendler.
- Nanoteknolojine pazarına girmesi muhtemel alanlar.
- Nanoteknoloji pazarının gelişmesini engelleyecek faktörler.

Bilgi kaynakları
Kitaplari, gazeteler, ticari dergiler, raporlar, endüstri portalları, devlet ajentaları, ticari ortaklıklar, 3000 farklı veritabanı vs.

Rapor 145 sayfa.

Kaynak: 1

Nanotüp Tabakalarının Yeni Bir Özelliği Bulundu

Dallas Texas Üniversitesi nanoteknoloji araştırmacıları, Brezilya'daki ortakları ile, karbon nanotüp kağıtlarının gerildikleri ya da homojen bir şekilde sıkıştırıldıklarında tuhaf mekanik özellik sergilediğini buldular. Bu tuhaf özellikler kompozit, sensör ve yapay kas gibi uygulamalarda uygulanabilir. Grubun çalışması Science dergisinin 25 Nisan sayısında yayınlandı.
özel olarak yapılmış, dublör "buckykağıtlar" boyuna çekildiği zaman genişlikleri artıyor. Aynı malzeme sıkıştırıldığı zaman da, boy ve genişliği artıyor. Bu özelliğe sahip bir başka malzeme daha var, hem de 2000 yıldır kullanılıyor: şarap şişesindeki mantar.

Dr. Ray H. Baughman'ın grubu tek katmanlı nanotüp (TKKN) ve çok katmanlı nanotüpten (ÇKKN) oluşan karışım yaptılar. Karışımın Poisson oranının ÇKKN'lerin miktarı arttıkça, eksi değere doğru kaydığı gözlemlendi.

Karışımdaki TKKN ve ÇKKN oranı ayarlanarak Poisson oranı sıfır yapılabilir. Bu da AKM'lerde (Atomik Kuvvet Mikroskopu) de kullanılan manivelaların bükülme sonrası genişliğinin artmaması için kullanılabilir.

Resimde karışımdaki karbon nanotüplerin AKM resmi görülüyor.

Kaynak: 1

25 Nisan 2008 Cuma

Nanoparçacıklı Sargı Bezi Kanamadan Dolayı Ölümü Azaltacak

Sargı bezinin yapısı Birinci Dünya Savaşı'ndan beri pek değişmedi ama yakın zamanda değişim kaçınılmaz gibi.

Kimyacılar pamuk sergi bezine nanoparçacık ekledikten sonra sargı bezinin kan durdurma özelliği iyileşti. Bez, boğaz ve kasık gibi basınç uygulamanın zor olduğu bölgelerde bile kanı durdurabiliyor. Yeni malzeme ile hastaneye götürülürken yolda kan kaybederek ölen insan sayısı azaltılabilir.

Ürünü Z-Medica adlı medikal şirket üretiyor. Şirketin CEO'su Ray Huey askeriyenin 11 Eylül olaylarından sonra kanamayı durduracak teknoloji arayışına girdiğini belirtti.

Askeriye yüksek teknoloji medikal ürünlerin testini yaptığında, kazanan Z-Medica'nın ilk ürünü idi: QuickClot. Bu ürün bir toz ve yaranın üstüne dökülüyor. Kısa bir zaman sonra, ürün Irak ve Afganistan'daki askeri birliklere yollanmış. Yalnız ürünle ilgili şikayetler gelmiş. Sorun ise toz kan ile temas edince ortaya çıkan yanma hissi. Bu surumda optimum çözümün bu toz olmadığı anlaşılmış.

Askeriye bu sefer Galen Stucky grubuna danıştı. Galen Stucky, inorganik malzeme araştımasında en iyi gruplardan biri. Stucky ve bir kaç mezun öğrenci ısı problemini çözdü, bu sayede bir çok patent aldılar ve Z-Medica ile ticari ilişkiye girdiler.

Sorunun çözümü ise QuickClot yerine 50 yıldır tıpta kullanılan bir malzeme kullanmak: kaolin kili. Bu madde kan pıhtılaşmaasını tetikleyen aluminosilikat nanoparçacıkları bakımından zengin.

Z-Medica bu olaydan hemen sonra koalin ile sargı bezini birleştirerek, kullanımını kolaylaştırdı. Sargı bezinin prototipi 2 hafta sonra üretilmiş. 18 Aralık 2007'de de piyasaya sürülmüş.

Aşağıdaki videoda Quickclot'un etkisini görebilirsiniz:


Kaynak: 1

24 Nisan 2008 Perşembe

Piyasaya Haftada 3-4 Tane Nano Ürün Sürülüyor

Project on Emerging Nanotechnologies (PEN) Mart 2006 yılında ilk nano ürünlerin listelendiği siteyi kullanıma açtı. İlk başlarda 212 ürün var iken, şu an sitede 609 ürün var. Sağlık ürünleri, kozmetik ve güneş kremleri listenin %60'ını oluşturuyor. Listenin tamamını görmek istiyorsanız buyurun.

Türkiye'den hiç ürün gözükmese de, Türkiye'nin de nanoteknoloji ürünleri var. Mesela DYO Nano, İstikbal Biocare. Başka ürünler varsa da, kesin bir bilgim yok. Ayrıca ürün olarak daha çıkmasa da, bir çok nanoürün patenti bulunmakta.

Peki bu ürünler neden sitede yok? Sanırım ürünleri kullanıcılar ekliyor, bu firmaların da bu siteden haberi olmayabilir.

En yeni ürünlerden biri de Swissdent Nanobeyazlatıcılı Diş Macunu. İçinde kalsiyum peroksit nanoparçacıkları var. Bu parçacıklar dişleri beyazlatıyor.


Ürünlerde en fazla kullanılan malzeme gümüş nanoparçacıkları; 143 üründe bulunuyor. En fazla kullanılan diğer malzemeler ise şöyle: karbon yapıları (nanotüp, fulleren), çinko, titanyum, silikon ve altın.

2006'da 50 milyar dolar değerinde nanoteknolojik ürün üretildi. Lux Research şirketine göre 2014 yılında 2.6 trilyon değerinde nanoteknolojik ürün üretilecek, bu da toplam Dünya üretiminin %15'i demek.

Nanoteknoloji AR-GE'sine çok kaynak ayırılırken, nanoürünlerin sağlığa ve çevreye etkisini araştırmaya daha az kaynak ayırılıyor. Eğer sağlıkla ilgili gerekli çalışmalar yapılmazsa, tüketicilerin nanoürünlere karşı soğuyabileceği ve nanoürünlere rağbet göstermeyeceği düşünülüyor.

23 Nisan 2008 Çarşamba

Beyin Aktivitesini İncelemede Yeni Bir Yöntem

Beynimiz milyarlarca sinir hücresinin oluşturduğu muazzam bir ağdır. İşte bu ağın yapısını çözmek nöröbilimin amaçlarından biri.

Beynin yapısını öğrenmek için küçük elektrotlar kullanılıyor. Bu elektrotlar sinirlerin elektriksel aktivitesini ölçüyorlar. Bir diğer metod ise sinir hücrelerini elektriğe duyarlı boya ile etiketledikten sonra ışığı kullanır. İlk metodun dezavntajı invazif olmasıdır (vücudun içine çok giriliyor), diğerin de ise kullanılan boyalar sağlığa zararlı olabilir.

Brown Üniversitesinden Jiayi Zhang, Tolga Atay, ve Arto Nurmikko geliştirdikleri boya içermeyen optik bir uç sayesinde, doğal sinirsel aktiviteleri hissedebiliyor. Dokunun içine altın nanoparçaçcıkları gönderiliyor, böylece canlı nörünların aktivites ölçülebiliyor. Bu teknik yüzey plazmon polariton plazmonu fenomenini kullanıyormuş (tam olarak ne bilmiyorum, bilen varsa paylaşsa çok sevinirim :) ) Ama temel manada, altın nanoparçacıklar yerel elektrik alanları optik olarak hissetmeye yarıyor.

Kaynak: 1

Optik Malzeme Üretimi İçin Yeni Bir Yöntem

Purdue Üniversitesi kimya mühendisleri, optik haberleşme ve diğer teknolojileri geliştirecek elmas benzeri kristalleri, "kendiliğinden birleşme" prensibini kullanarak daha ucuza ürettiler.




Yandaki resimde sürecin şemasını görüyorsunuz.



İnsan saçının yüzde biri genişliğinde (500 nm) delikler içeren silikon yüzey, suya batılıyor. Silikon yüzeydeki delikler hatasız bir şekilde oluşturulmuş. Suyun üstünde ise küçük parçacıklar yüzüyor. Silikon yüzey yukarı doğru çekilirken, bu küçük parçacıklar, silikon yüzeydeki deliklere giriyor.







Bu yöntemle araştırmacılar mükemmele yakın 2 boyutlu koloidal bir kristal ürettiler. You-Yeon Won, kimya mühendisi, bu aşamanın optik teknolojisinde kullanılacak olan 3 boyutlu kristal üretimi için çok büyük önem taşıdığını söyledi. 3 boyutlu kristal üretiminde ilk katman üretimi mühim olduğu için araştırmcılar o konu üzerine yoğunlaştılar.

Makale, Soft Matter dergisinin 9 Nisan tarihli internet sayısında yayınlandı. Makaleye buradan ulaşabilirsiniz.

Peki bu tek katmanlı yapı ne işe yarayacak? Kameraların ya da bilimsel cihazların performansını artıracak "mikro lens" yapımında veya ürünlerin renk gibi optik özelliklerini kontrolünde kullanılacak, fiber optik kablolarının performansını içlerinden geçen ışık miiktarını artıracak.


Solda normal olarak üretilen malzeme, sağda ise yeni bulunan metodla üretilen malzeme görülüyor. Kendi kendine birleşme metodunun ne kadar düzenli bir yapıyı oluşturduğunu açıkça görebiliyoruz. Resim bir TTM resmi.








Çok düzgün malzeme üretimi için kendiliğinden birleşme metoduna benzer bir başka yöntem daha var: robotik. Bu yöntemde robot kolu her atomu tek tek alıp, yerine koyuyor. Fakat kendiliğinden birleşme daha ucuz ve hızlı bir yöntem. Robot ile haftalarca süren bir iş, geliştirilen metodla 20 dakikada yapılabiliyor.

Araştırmacılar kare ve altıgen şeklinde yapılar da yapmışlar.

Kaynak: 1 , 2

22 Nisan 2008 Salı

Industrial Nanotech'in Yeni Boyası

Industrial Nanotech Nansulate adlı paslanma geciktirici bir boya üreten firma. Ülkemizde de kullanılıyor. Geçen ay DEBA 1 milyonluk boya siparişi vermişti. Habere buradan ulaşabilirsiniz.

Şirket Nansulate EPX adlı yeni ürünü gelecek ay piyasaya sürecek. Ürünün şimdiden 500.000.000 dolarlık siparişi varmış.

Ürünün şimdilik açıklanan özellikleri:
-K değeri (ısıl iletkenlik) 0.027 W/mK
-Yangına dayanıklı
-Kimyasal etkiye dayanıklı
-Paslanmayı geciktirici
-Hafif
-Kolay uygulanabilir.

Nansulate EPX 14-18 Mayıs 2008 tarihleri arasında gerçekleşen Tekstil Makinesi 2008 fuarında denenmiş. Kolorgen Ltd.'den Vedat Bilgin " Fuarda insanlar 6 mm EPX kaplı bir yüzeyle kaplanmamış yüzey arasındaki 140 C'lik sıcaklık farkını gördü. Birinin sıcaklığı 200 C iken, Nansulate'li yüzeyinki 60 C idi. EPX'in performansı çok yüksek." dedi.

Kaynak: 1

Not: Arkadaşlar Türkiye'de de nanoteknoloji üzerine çalışan şirketler var, biliyorum. Bağlantım olmadığı için sizlere o şirketin ürünleri hakkında pek bilgi veremiyorum. Bazı şirketler zaten çalışmalarını gizli tutuyor.

Şu boyanın Türkiye'de de üretilmesini kadar çok istiyorum ki... Neyse, moralleri bozmaya gerek yok. Bu sayfalarda Türk şirketlerin nanoürünleri hakkında da bilgi verdiğimiz günler gelecektir.

21 Nisan 2008 Pazartesi

NANO 101 - Karbon Nanotüpler - 4

Karbon Nanotüplerin Elde Edilmesi
1- Ark Deşarjı
Karbon nanotüpler ilk defa bu yöntemle üretildi. Fulleren oluşması beklenen 100 amperlik ark deşarjı sistemindeki grafit elektrot kurumları incelendiğinde, karbon nanotüp yapılarına rastlandı. İlk keşfedilen yöntem olduğundan olsa gerek, çok uzun süre bu yöntem kullanıldı.

İlk makroskopik üretim ise, gene aynı yöntemle NEC Fundamental Research Laboratory'de yapıldı.

Bu yöntemle, 50 mikron uzunluğa kadar hem tek katmanlı hem de çok katmanlı karbon nanotüpler üretilebiliyor.

Sistem şöyle: grafitten yapılmış, birbirine çok yakın iki tane elektrod var. Nötr atmosferde, bu iki elektrod arasında doğru akım uygulanıyor. Voltaj elektrod arasındaki gazı indirgemeye yetiyor, ve sonuçta iki elektrod arasında yaklaşık 100 A'lık bir akım oluşuyor. Anottaki karbon atomları buharlaşıyor ve katodda birikiyor. Katodu incelediğinizde ise amorf karbon, grafit nanoparçacıkları, fulleren, çok katmanlı nanotüp gözlemlenebiliyor. Aynı sistemde tek katmanlı nanotüpler ise anotta geçiş metaline (Co, Ni, Fe) doyurulmuş grafit kullanılıyor.

Elektrik arkının ne olduğunu şu videoda görebilirsiniz:




2- Lazer ile
Bu yöntemde de karbon buharlaştırılarak tek katmanlı nanotüpler (tkkn) elde ediliyor. İlk verimli tkkn üretimi bu yöntem ile oldu. Anlatılan 3 metoddan en pahalısıdır.

Sistem şöyle: 1200 derecede tutulan ve içinden Argon akan bir ocak var. Geçiş metalleri ile doyurulmuş grafit, ocağın içinde bulunan yüksek güçte bir lazerin (genelde Nd:YAG lazeri) ışınlarına maruz kalıyor. Oluşan nanotüpler ocağın diğer ucunda toplanıyor.

Bu yöntemin dezavantajı yüksek sıcaklık gerektirmesi.

3-Kimyasal buhar yoğunlaştırması
Bu yöntemde metal katalizör parçaları (Nikel, Kobalt, Demir) içeren bir sübstrat hazırlanır. Oluşacak nanotüplerin çapları bu metal parçaların büyüklüğüne bağlıdır. Sübstrat 700°C'ye kadar ısıtılır. Nanotüp oluşumunu başlatmak reaktörün içine amonyak, azot, hidrojen gazlarından biri ve karbon içeren asetilen, etilen, etanol, metan gibi gazlar verilir. Karbon içeren gazlar katalizör parçanın yüzeyinde parçalanır ve katalizörün yanına yapışır; sonuçta metal katalizör etrafında nanotüp büyür.

Ticari nanotüplerin çoğu bu yolla üretilir.

Bu yöntemin diğerlerine göre avantajları:

- isediğiniz yerde nanotüp üretisiniz, diğerlerinde rastgele yerlerde oluşan nanotüpleri toplarsınız.

- dikey olarak nanotüp oluşturulabilen tek sistem.

Kaynak: 1 , 2

18 Nisan 2008 Cuma

Tükürük İle Erken Kalp Krizi Teşhisi

Not: Bu konu bildirgec.org'da bu blogdan daha önce yayınlandı, ama ben haberin bu blogda da bulunması için tekrar yazacağım. Umarım chattagush bizi affeder.

Yeni üretilen nano-bio-çipin üzerine tükürdükten 15 dakika sonra kalp kriziniz erkenden teşhis edilebilir. Çipin büyüklüğü bir kredi kartı kadar. Araştırmayı The University of Texas yapmış.


Yakın bir zamanda kalp krizine sebep olan kan serumundaki proteinler bulunmuş. McDevitt ve çalışma arkadaşları da bu gelişmeden faydalanmışlar. Ürettikleri çip biokimyasal olarak programlanarak kandaki bu proteinleri tükürükte arıyor. Şimdilik bakılan protein sayısı 32.

Hasta çipin üzerine tükürdükten sonra, çip analizciye bir banka kartı gibi takılıyor ve analiz yapılıyor.

Araştırmacılar testi 80 hasta üzerinde denemişler ve sonuçların çoğunun kan serumu ile yapılan testlerle aynı olduğunu görmüşler.

Çip yakın zamanda ticari olarak piyasaya çıkacak. LabNow şirketi uygulamanın patentini almış.

Kaynak: 1

Elektronikte Kullanılabilecek Yeni Bir Yapay Malzeme

Yeni malzeme, Prof. Philippe Ghosez'in teori grubu (University of Liège, Belçika) ile Prof. Jean-Marc Triscone'in araştırma gruplarının (University of Geneva, İsviçre) çalışması sonucu bulundu.

Gelelim malzemenin yapısına. Eğer bir malzeme birbirini izleyen katmanlardan oluşuyorsa buna süperkafes deniyor. Yeni malzeme de bir süperkafes. Birbirini izleyen katmanlar ise iki farklı oksit: PbTiO3 ve SrTiO3. Nanomalzeme olduğu için, birbirini izleyen bu katmanlar bir kaç atom kalınlığında. Bu iki malzemeden oluşan yeni madde iki maddeye de benzemiyor. Bu farklılık ise malzemenin katmanlı olmasının ve atomik seviyede katmanlar arasında varolan ilişkinin bir sonucu.






















Geçiş metal içeren oksitler çok farklı özelliklere sahip olabildikleri için ve bir çok aygıtta da bulunabildiği için, araştırmacılar bu malzemelere ilgi duyuyorlar. Bu oksitler dielektrik, ferroelektrik, piezoelektrik, mıknatıs veya süperiletken olabiliyor.and their ability to be integrated into numerous devices. Artık bilim adamları bu oksitleri kullanarak, istedikleri özelliklere sahip malzemeleri üretebiliyorlar. Lego parçalarını istediğimiz şekilde birleştirip, istediğimiz bir oyuncağı oluşturdurduğumuz gibi, bilim adamları da atomik oksit katmanlarını istedikleri şekilde birleştirip, istedikleri yapıda, dolayısıyla istedikleri özellikte, malzeme üretiyorlar.


Peki bu malzeme ne işe yarayacak? "Eksik ferroelektrik" doğal malzemelerde çok az görülen bir özellik. Bu özelliğin sıcaklık ile ilişkisi normal ferroelektrikten farklı, bu durumun ise sıcaklığın değiştiği uygulamalarda büyük avantaj sağlaması bekleniyor. İşte bu yeni malzemede eksik ferroelektriklik görülüyor, halbuki 2 oksit de bu özelliğe sahip değil. Hem de bu yeni malzemede, doğadaki en yüksek eksik fotoelektriklik özelliğine sahip malzemeden 100 kat daha fazla eksik ferroelektriklik var. Bu eksik ferroelektriklik ile bir çok yeni aygıtın geliştirilmesi bekleniyor.

Çalışma 10 Nisan Nature dergisinde yayınlandı.

Kaynak: 1 , 2

17 Nisan 2008 Perşembe

Bilkent'te 2. Nanoteknoloji Günü

Ankara'da iseniz ve nanoteknolojiyi merak ediyorsanız, tam size göre bir etkinlik: 19 Nisan 2008 Bilkent 2. Nanoteknoloji günü.

Etkinliği Bilkent Nanoteknoloji Kulübü düzenliyor.

Türkiye'de ve Bilkent'te nanoteknoloji alanında neler yapılıyor ve neler yapılacak sorularına cevap bulabileceksiniz.

Katılmak için tek yapmanız gereken şey http://nanoklup.bilkent.edu.tr adresine girip kayıt yaptırmak. Sitedeki program Mozilla'da açılmıyor, o yüzden Internet Explorer ile giriş yapın.

Konferansın yapıldığı yer: Bilkent Merkez Kampüs, Mühendislik Fakültesi, Mithat Çoruh Amfisi

Program şöyle:
10:00-10:40: Yrd. Doç. Hilmi Volkan Demir, Bilkent Üniversitesi Fizik ve Elektrik ve
Elektronik Mühendisligi Bölumleri, NANOTAM, UNAM

I. çay molası

11:00-11:40: Doç. Ali Arslan Kaya, TÜBITAK-MAM

11:40-12:20: Gülçin Arıkan, VAKSIS

Öğle Arası

13:30-14:10: Prof. Hüseyin Avni Öktem, ODTÜ Biyoloji Bölümü

14:30-15:10: Gülsen Çeliker, DYO ARGE

II. çay molası

15:10-15:50: Prof. Atilla Aydınlı, Bilkent Üniversitesi Fizik Bolümü

15:50- : 16:30: Yrd. Doç. Mehmet Bayındır, Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü, UNAM

Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Enstitüsü Yüksek Lisans Programı Tanıtımı

16:30-17:00 Yrd. Doç. Fatih Ömer İlday, Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü, UNAM

Fizik Bolümü Tanıtımı


Bilkent'te nasıl geleceksiniz:
1- Sıhhiye ve Tunus Caddelerinden kalkan ücretsiz servisleri kullanabilirsiniz. Servis saatleri için tıklayın.
2- Sıhhiye'den kalkan minibüsleri kullanabilirsiniz.
3- Bilkent'e girişte Nüfus Cüzdanınızı bırakarak girebilirsiniz.

Mithat Çoruhu nasıl bulacaksınız:
- Bilkent'e gelince, kime sorsanız gösterir :)

Başka sorularınız varsa, yorumlar kısmına yazabilirsiniz.

30 Nisan 2008 ekleme: Mustafa Gündoğan, bizimle 2. Nanoteknoloji Gününün fotoğraflarını paylaştı. Görmek isteyenler bu adresi ziyaret edebilir.

Daha Hızlı Atomik Kuvvet Mikroskopları

Yazıyı okumadan önce Atomik Kuvvet Mikroskopları (AKM) hakkında bilgi almak istiyorsanız buyurun.


AKM'ler kullanılarak malzemelerin sadece topografik görüntüleri ortaya çıkarılabiliyordu. Yeni üretilen zarlar sayesinde topografik görüntü dışında, malzemelerin yapışma, sertlik, elastiklik ve akışkanlığı da ölçülebiliyor.







FIRAT adlı yeni sistemi Levent Değertekin, Georgia Tech Makina Mühendisliği George W. Woodruff Okulu profesörü, üretti. "Ürettiğimiz sivri uçlar piyasadaki AKM'lere direk takılabiliyor ve kullanılan manivelalardan 50 kat daha hızlı görüntü toplayabiliyor." dedi Değertekin. Yandaki resimde bu hız farkını görebiliyoruz. Üstteki resim FIRAT ile oluşturulmuş, alttaki ise şimdiki sistemle. İki görüntü de 4 saniye sonra çekilmiş, FIRAT 256 satırlık görüntüyü bitirirken, diğer sistem anca 4 satırlık bir görüntü oluşturabilmiş.

Sistem zar ile sivri ucu hareket ettiren elektrod arasındaki elektrostatik kuvveti kullanıyor. Araştırma takımında Güçlü Onaran ve Hamdi Torun'da var. Onlar da Georgia Tech Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği mezunları.


Ürünün detayları ve biyolojik uygulamaları American Physical Society Mart buluşmasında anlatıldı. Araştırma National Institutes of Health ve National Science Foundation tarafından desteklendi.

Yeni sistemin detayları ise şöyle: Şimdiki sistemlerde manivelanın yerini davul zarına benzer bir zar alıyor. Bu zardan ise bir sivri uç çıkıyor. Bu sivri uç ile yüzey taranıyor. Bir tarama modunda, sivri uç yüzeye tıklatıyor, alet sivri ucun konumu, ona etki eden kuvvetler, malzemenin şekli, ne kadar sert ve yapışkan olduğu hakkında bilgi topluyor. Yüzeyi tek bir manivela ile taramaktansa, zar ile aynı anda binlerce ölçüm yapılıyor ve süreç hızlanıyor.


Araştırmacılar, Nanotechnology dergisinin 27 Şubat'taki sayısında, FIRAT'ı 3 polimer ve silikon sübstratı üzerinde deneyerek, malzemeler hakkında elastiklik, yüzey enerjisi ve yapışma özelllikleri hakkında bilgi toplamaları hakkında makale yayınladılar.

FIRAT sivri uçları sıvı ortamda da kullanılabiliyor. Cheng Zhu ile beraber, Değertekin sivri ucunu biyolojik moleküller arasındaki kuvveti hesaplamada da kullandı.

Levent Değertekini yapmış olduğu bu buluştan dolayı tebrik ediyoruz, başarılarının devamını diliyoruz. Bulduğu sisteme Türkçe isim vermesi ise çok hoşuma gitti.

Kaynak: 1

15 Nisan 2008 Salı

Sıcaklık Değişimi İle Çalışan İlk Nanomotor

UAB Research Park araştırmacıları (İspanya) Dünya'da ilk kez sıcaklık değişimi ile çalışan nanomotor ürettiler. Bu buluş biotıpta mekanik işleri yapan nanoaygıtlarda kullanılabilir.


Sistem şöyle işliyor: "nanotaşıyıcı" karbon nanotüpten oluşuyor (resimde sarı renkle gösterilmiş). Onun üzerinde ise daha kısa bir nanotüp daha var (resimde kırmızı renkle gösterilmiş), ve bu kısa nanotüp uzun nanotüpün üzerinde ileri ve geri gidebiliyor (motordaki rotor görevini görüyor). Kısa nanotüpün üzerine metal bir yük (resimde beyaz renkle gösterilmiş) eklendikten sonra da, kısa nanotüp uzun nanotüpün üzerinde hareket edebiliyor ve kendi ekseni etrafında da dönebiliyor.

Araştırmacılar kısa nanotüpün hareketini ısı ile kontrol ettiler. Uzun nanotüpün iki ucuna farklı sıcaklık değeri uygulanıyor. Kısa olan nanotüp ise sıcak uçtan daha soğuk uca doğru ilerliyor, tıpkı havanın sıcak yerden soğuk yere gittiği gibi.

Makale Science Express dergisinde yayınlandı.

Kaynak: 1, 2

Fotomaske Temizlemesi İçin Yeni Yöntem


Applied Materials, Inc. bugün Applied Tetra™ Reticle Clean adlı ürününü çıkardı. Bu ürün 32 nm ve üstü foromaskelere zarar vermeden, %99 oranda temizlik sağlıyor. Sektörde bir ilk.

“Geleneksel fotomaske temizleme sistemleri, maskelere zarar vermeden temizleme yapamıyordu" diyor Ajay Kumar, "Applied Materials’ Mask Etch and Cleans" bölümü genel müdürü. “Biz bu zorluğu Tetra Reticle Clean sistemiyle çözdük, böylece hem maskeler zarar görmeden temizleniyor , hem de müşterilerin isteği karşılanmış oluyor.

The Tetra Reticle Clean sistemi 45 nm'de denendi ve dikkate değer bir performans sergiledi. Temizleme teknolojisinde yapılan gelişmeler sayesinde bu seviyeye ulaşıldı. Sistemin kendine has esnek tasarımı var, sülfür içermiyor, amonyak tabanlı temizleme parçaları ile maksimum seviyede fotodirenen malzeme ve parçacık temizlemesi sağlanıyor.

Fotomaskeler hakkında bilgi öğrenmek istiyorsanız tıklayın.

Kaynak: 1 , 2

NANO 101 - Karbon Nanotüpler - 3

Karbon Nanotüplerin Özellikleri

Kimyasal ve Fiziksel
-Bağ tipi polar olmadığı için, nanotüpler suda çözünemezler.
-Genellikle kimyasal müdahaleler olmadığı sürece bir çözücüde çözünemezler.
- TKKN'ler toluen, dimetil formamit ve tetrahidrofuran gibi organik çözücüler ile kararlı çözeltiler oluşturabilir.
-Vakuumda 1500 dereceye kadar kararlı halde durabilirler, açık havada ise 750 dereceye kadar.
-Yüzey alanı-hacim oranı yüksektir.

Elektronik
Grafin simetrik ve kendine has elektronik yapısı olduğu için, nanotüpün yapısı elektrik özelliklerini etkiler. (n,m) nanotüpünde if n − m sayısı 3'ün katı ise nanotüp iletkendir, diğer durumlarda ise yarıiletkendir. O yüzden tüm koltuk nanotüpleri (n=m) metaliktir. (5,0), (6,4), (9,1), vb. yarıiletkendir.



Mekanik
- Nanotüpleri bükebilirsiniz, halka haline getirebilirsiniz. (yandaki resim)
- Sıkıştırıldıkları zaman, tekrar eski haline dönerler.
- Aşırı sıkıştırılmada bükülme kalıcı olur.
- Gerilme direncine açısından en sert malzemelerdir. Sebebi ise karbon atomları arasındaki sp² bağıdır.
- Aşırı çekilmede ise plastik bozulma görülür.





Kinetik

- ÇKKN'lerde içerideki nanotüp neredeyse sürtünme olmadan etrafında dönebilir. Bu özellikten en küçük motor yapımında faydalanılmıştır. (1)

Termal
- Tüm nanotüplerin çok iyi ısı iletkeni oldukları düşünülüyor. Nanotüplerin oda sıcaklığında 6000W·m−1·K−1 ısı taşıması bekleniyor. Bu sayı pek bir şey ifade etmiyor olabilir, o zaman şöyle bir karşılaştırma yapalım. En iyi ısı iletkenlerden kabul edilen bakır'da bu sayı 385 W·m−1·K−1.


Kaynak: 1 , 2

14 Nisan 2008 Pazartesi

NANO 101 - Karbon Nanotüpler - 2

Bugün sizlere çok katmanlı karbon nanotüpleri (ÇKKN)anlatacağım. 2 çeşit ÇKKT vardır: matruşka ve parşömen.

Matruşka tipi ÇKKN'ler
Matruşka iç içe geçmiş bebeklere deniyor. Bu nanotüp tipi de aynı şekilde iç içe geçmiş tek katmanlı nanotüplerden oluşuyor. En içerde en küçük çapa sahip nanotüp (mesela 0,8), en dışta ise en büyük çapa sahip nanotüp (0,10) bulunuyor.

Parşömen tipi ÇKKN'ler
Bu nanotüp ise bir grafin yüzeyin kendi içinde bir kereden fazla döndürülmesi sonucu oluşur. Eski mektuplar gibi düşünün: toplamda bir kağıt var, ama çok kere döndürülmüş, çok katmanlı hale gelmiş.

ÇKKN'lerin TKKN'lere karşı avantajı kimyasallara karşı direncin fazla olmasıdır. TKKN'lerde nanotüpteki karbon atomu reaksiyon sonucu kopsa, nanotüpte "delik" oluşur., çünkü kopan atomun altında başka bir atom yok. ÇKKN'lerde ise yüzeyden karbon atomunun kopması delik oluşturmaz, alt katmandaki karbon o deliği "kapatmış" olur.

12 Nisan 2008 Cumartesi

NANO 101 - Karbon Nanotüpler - 1

Bu ismi çoğu kişi duymuştur diye düşünüyorum, çünkü en meşhur nanoyapılardan biri. Nanoteknoloji deyince aklımıza geliverir. Peki o kadar çok duyduğumuz bu yapı hakkında ne kadar bilgi biliyoruz?
Eğer siz de benim gibi meraklıysanız, buyrun, okumaya devam!

Genel Bilgiler
Karbon nanotüp silindir şeklindeki bir karbon allotropudur, sırf karbon atomu içerir. S. Iijima tarafından 1991 yılında bulunmuştur. Bulunduğu zamandan bu yana bir çok araştırmanın kaynağı olmuştur. Bazı bilim adamları ise nanotüplerin Radushkevich ve Lukyanovich'in bulduğunu düşünür. Bu iki Rus bilim adamı 1952'de Sovyet Journal of Physical Chemistry dergisinde 50 tane nanotüpün resmini yayınlarlar. Makale Rusça olduğu için ve yayınlanması Soğuk Savaş zamanına denk geldiği için makale diğer bilim adamları tarafından fark edilmemiştir.

Karbon nanotüpleri kıvrılmış grafin yüzeyi gibi düşünebiliriz. Beyaz kağıdı grafin olarak düşünürsek, boylamasına kıvırıp elde ettiğimiz silindir karbon nanotüptür. Uçları açık ya da kapalı olabilir.

Bu kadar basit bir yapıya sahip olmasına rağmen, çok karmaşık bir maddedir karbon nanotüpler. Uzunluk ve çap değerine göre fiziksel ve kimyasal özellikleri çok rahat değişebilir, kendilerine has elektriksel özelliklere sahiptirler. Isıyı iyi iletirler.

Karbon nanotüplerin uzunluk-çap oranı 1.000.000 dur. Bu oranı şöyle de hayal edebiliriz: 10 cm çapa sahip 100 km uzunluğunda bir hortumun da uzunluk-çap oranı 1.000.000'dur.

Karbon Nanotüp Çeşitleri
Tek Katmanlı ve Çok Katmanlı Nanotüpler
Hatırlayın, nanotüpler grafin yüzeyinin katlanması ile oluşur demiştik. Üst üste bir kaç grafin yüzeyini koyup katlarsanız ne olur? İç içe geçmiş karbon nanotüpler elde edersiniz. Bu tip nanotüplere çok katmanlı nanotüpler (ÇKNT) denir.

Bir tek grafin yüzeyini kıvırarak ise tek katmanlı nanotüp (TKNT) elde edilir. TKNT'lerin çapı genellikle bir nanometredir ve iki ucu da kapalıdır.

TKKN'lerin Katlanışına Göre Çeşitleri: Zikzak, Koltuk, Kiral
Kağıt katlama olayına geri dönelim. Bir kağıdı aslında çok farklı şekillerde katlayabilirsiniz. Görmek istiyorsanız elinize bir kağıt alın ve deneyin, eminim bulacaksınız!

Bu sınıflandırma işte bu katlama farklılığından dolayı yapılmış.

Şimdi bu katlama olayına bir de yakından bakalım.


Yan taraftaki altıgen parçalar grafin yüzeyindeki karbon atomunu temsil ediyor. c vektörüne dik vektör yüzeyin kıvrılma eksenini gösteriyor. Kolaylık açısından bir deher karbon atomuna bir numara verilmiş. c vektörünun ucu nerede ise karbon nanotüpün adı da o oluyor. Mesela resimdeki nanotüp bir (2,2) nanotüpü.

Bu iki indis genellikle (n,m) şeklinde gösterilir. n=m ise, nanotüpümüz koltuk tipidir, m=0 ise, zikzak tipidir, geri kalanlar ise kiral tipindedir.







Yandaki resimde her 3 tip nanotüpü de görebilirsiniz.






















Bugünlük bu kadar, yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz.



Kaynak: 1 , 2

11 Nisan 2008 Cuma

NANO 101 - Atomik Kuvvet Mikroskobu

Sizlere bugün nanoteknolojik araştırmalarda çok kullanılan bir başka taramalı uçlu mikroskop çeşidini anlatacağım: atomik kuvvet mikroskobu (AKM) ya da taramalı kuvvet mikroskobu. İngilizceleri de sırasıyla "atomic force microscope" ve "scanning force microscope".

Bu yazı da sadece bu mikroskoba has özelliklerden bahsedeceğim. O yüzden, eğer taramalı uçlu mikroskoplar namına bir şey bilmiyorsanız şu yazıma göz atmanızı tavsiye ederim. Yazıda anlamadığınız kısımları yorum kısmında belirtirseniz, o kısımları daha açıklayıcı biçimde tekrar yazarım.

Genel Bilgiler
Binnig, Quate ve Gerber tarafından 1986 yılında üretildi.
Aletin ismi mikroskop, ama aslında bildiğimiz mikroskoplar gibi değiller. Nedeni ise şu: orta okulda veya lisede biyoloji dersinde mikroskop kullandıysanız bilirsiniz, mikroskopla bir cismi gerçekten görebilirsiniz, ama atomik kuvvet "mikroskobu" ile bir cismin ya da yüzeyin nasıl olduğunu öğrenebileceğiniz bir resim görebilirsiniz. Yani gerçek manada bir atomu göremezsiniz, ama atomların nasıl dizilidiğini anlayabilirsiniz. Bu önemli bir husus.

Çalışma Prensibi
Sivri uç yüzeyi tarar ve yüzey ile arasındaki kuvvet ölçülür. AKM'de sivri uç için manivela kelimesi tercih ediliyor, biz de onu kullanacağız.


Bir AKM Manivelası





Hatırlarsanız, Taramalı Tünelleme Mikroskopları'nda (TTM) tünelleme akımı sayesinde görüntüler oluşturuluyordu. Atomik Kuvvet Mikroskobu'nda ise tünelleme akımının yerini atomik kuvvet alıyor.

Atomik kuvveti ise manivelanın ucundaki atom ile yüzeydeki atom arasındaki kuvvet şeklinde tanımlayabiliriz. Mikroskobun iki modu var: itici, çekici. Manivela ile yüzey arasında eğer uzaklık çok fazla ise yüzey manivelayı çeker, bu çekici moddur. Çekici modda iken manivela ve yüzey arası uzaklık 10-100 Angström arasıdır, atomik kuvvet değeri ise 10-12 Newtondur. Eğer uzaklık 10 Angströmden az ise, itici moda geçilir. İtici modda iken manivela yüzeyle temas halindedir. Atomik kuvvet değeri ise 10-6 ila 10-7 Newton arasındadır, 10-9 bile olabilir. (Resimden de faydalanabilirsiniz.)




Yandaki resme bakarsanız, manivelanın (sivri uç) biraz eğildiğini görürsünüz. İşte bu eğilme miktarına göre atomik kuvvet ölçülür. Eğilme miktarının nasıl ölçüldüğünü aşağıda açıkladım meraklanmanıza gerek yok.

Manivelayı bir yay gibi düşünebiliriz, lise fiziğinden biliyoruz ki yay sabiti ne kadar düşükse yay o kadar hassastır. Mikroskobun hassas olması için kullanılan manivelaların da düşük yay sabitine sahip olması lazımdır. En fazla kullanılan malzemeler silikon, silikon oksit, silikon nitritdir. Üretiminde fotolitografik teknikler kullanılır. Fotolitografik tekniklerden ise şurada bahsetmiştim.




İtici modun çekici moda göre avantajları:
- Manivela yüzeye değmediği için yumuşak alanlarda (biyolojik sübstratlar gibi) kullanılabilir.

Çekici modun itici moda göre avantajları:- Çözünürlük yüksek. Atomik seviyede görüntüler bu modda elde edilir.

Bazen de itici ve çekici modun birleşimi bir modda kullanılır: tıklatma modu. Bu modda ise manivela yüzeye dokunup, çekilir; bir nevi tıklatma hareket yapar. Bu sayede çekici moddaki yüzey hasar sorunu bir nevi çözülmüş olur, hem de yüksek çözünürlüklü görüntüler elde edilir.

Aynen TTM'de olduğu gibi AKM'de de bir başka iki mod vardır: sabit yükseklik, sabit kuvvet. İlk modda manivela ile yüzey arası mesafe sabit tutulur ve kuvvetteki değişim esas alınır, geri bildirim sistemi vardır. İkinci modda kuvvet sabit tutulacağı için mesafe değişir, bu mesafe değişimine göre görüntü oluşturulur, geri bildirim sistemi yoktur.

Güncelleme 13 Aralık 2012: Yasemin Kutes (University of Connecticut, PhD öğrencisi) yukarıdaki paragrafa bir düzeltme yaptı, kendisine teşekkür ediyorum: Sabit yukseklik modunda manivela ile yuzey arasi mesafe sabit tutuldugundan geri bildirim sistemi kullanilmaz. Sabit kuvvet modunda ise kuvvetin sabit tutulmasi, manivela ile yuzey arasi mesafenin geri bildirim sistemi yardimiyla degistirilmesine dayanir. Geri bildirim sistemi sayesinde piezoelektrik seramik tarayicinin z-eksenindeki yuksekligi degisir ve topografya imajindaki contrast bu bilgiyi icerir.


Eğilme miktarı nasıl ölçülür?AKM ilk üretildiğinde manivelanın üstünde TTM'de kullanılan bir sivri uç kullanılıyordu. Manivela ile bu sivri uç arasındaki tünelleme akımındaki değişime göre hesaplamalar yapılıyordu. Bu süreç biraz zordu ve her zaman istikrarlı bir ölçüm alınamıyabildiği için artık kullanılmamaktadır.

Günümüzde optik metodlar kullanılmaktadır. (resimdeki sistem) Bu yöntemde manivelanın üstü bir metalle kaplanır ve ayna haline getirilir. Daha sonra lazerden demetler gönderilir. Yansıyan demetler iki fotodiyottan oluşan bir sisteme çarpar. Eğer manivelanın konumu değişmiş ise bir diyot daha fazla akım üretir, akımdaki bu değişime göre manivelanın sapma değeri belirlenir.


TTM'ye göre avantajları
- Görüntüleme kuvvete bağlı olduğundan, mikroskop hem iletken hem de yalıtkan yüzeylerde kullanılabilir. Oysa, TTM'lerde görüntü akıma bağlı olduğundan , sadece iletken yüzeylerden görüntü alınabiliyordu.
- Sübstratın 3 boyutlu profilini gösterir. TTM ise 2 boyutlu profiini gösterebilir.
- Daha ucuzdur. (ama o kadar da ucuz değildir :) )
- Açıkhavada ve sıvı ortamda çalışabilir, TTM vakumlu ortamda çalışabilir. Bu yüzden biyolojik sübstratlarda AKM kullanılır.

TTM'ye göre dezavantajları- Daha yavaştır.
- Resim büyüklüğü maksimum 150 x 150 olabilir. TTM'de ise milimetre uzunluğunda ve genişliğinde resimler elde edilebilir.
- Dikey menzili kısıtlıdır. Çok yüksek yüzeyler taranamaz.
- Çözünürlüğü daha düşüktür.

Uygulama Alanları
- Görüntüleme - Yüzeylerin topografik görüntüleri oluşturulur.
- Hissetme - Bazı malzemelerin ortamda olup olmadığını anlamaya yardımcı olur.
- Atom yer değiştirmesi - Yüzeydeki atomların yerleri ile oynanabilir.
- Ölçme - Malzemenin karakteristik bir özelliğini hakkında bilgi toplama.

Ek Bilgiler1- Türkiye'de NanoMagnetics adlı şirket AKM üretmektedir.

2- En son ise sizlere bir kaç gerçek AKM resmi göstermek istedim. Aletleri UNAM'dan seçtim.
UNAM'da 2 adet AKM bulunmaktadır.

1- PSIA Marka AKM




2- Asylum Marka AKM




Kaynak: 1 , 2


Yazımı beğendiyseniz, RSS beslememe üye olabilirsiniz.

9 Nisan 2008 Çarşamba

İstikbal'den Nanoteknolojik Kumaş


İstikbal, elektromanyetik dalgalarını %98.5 oranında engelleyen nanoteknolojik kumaş geliştirdi. Kumaşın hem ev ürünlerinde hem de endüstride kullanılması düşünülüyor.

Şirket Kayseri'deki birimlerinde sağlığa zararsız nanoteknolojik kumaş üretmek için çalışıyordu. Ama projeden beklenmedik sonuçlar çıktı, elektromanyetik dalgaları engelleyen kumaş üretildi. Ürünün inşaatta, askeriyede de kullanılması düşünülüyor.

"Biocare" adlı kumaş cep telefonu, mikrodalga fırın, mikrofon, kablosuz iletişim araçlarından gelen elektromanyetik dalgaları engelliyor.
TÜBİTAK kumaşın 500 kHz ile 6 gHz arası dalgalarını %98.5 oranında engellediğini tescilledi. Alman Hohenstein Institute ise kumaşın bakterileri %99.95 oranında azaldığını tescilledi.

Kumaşın adının neden Türkçe olmadığına ise şöyle cevap verilmiş: "care" hem Türkçe, hem İngilizce bir kelime. Türkçe - çare, İngilizce care ise bakım manasında.

Proje kapsamında, 130 farklı kumaş üretildi ve bir çok kuruluş tarafından kontrol edildi. Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEAKE), TÜBİTAK Bursa Test ve Analiz Laboratuvarı (BUTAL), Ege Üniversitesi, Fatih Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Avrupa Endüstriyel Matematik Okulu ve Teknoloji Merkezi (ESIM) bunlardan bazıları.

Dün bir basın toplantısı düzenleyen Memduh Boydak, kumaşı 1 Mayıs'tan itibaren yatak ve yorganlarda kullanacaklarını söyledi. Bu kumaşla üretilen ev ürünleri Türkiye dışında ilk olarak ABD'deye gönderilecek. Ev ürünleri dışında üretilen malzemeler - askeri alan gibi - sadece Türkiye'de dağıtılacak. 20 farklı sektörden temsilcilerle BioCare'in hangi alanlarda kullanılabileceği görüşülüyor.

Boydak, ürettikleri kumaşın iletişim kabloları, hamile kıyafetleri ve binlerce başka üründe kullanılma kapasitesi olduğunu söyledi.

İstikbal, Türkiye'de AR-GE'ye en fazla bütçe ayıran ve bir çok patenti bulunun bir şirket. Şirket AR-GE'ye geçen yıl $12.5 million ayırdı, bu yıl ise $15 milyon ayırmayı düşünüyor.

Ek Bazı Bilgiler:
-Kumaş, İstikbal'in Kayseri'deki yüksek teknolojiye sahip fabrikalarında üretilecek.
-Kumaş 150 kişinin 1 yıl boyunca çalışması sonucu geliştirildi. (Bazı kaynaklar 100 diye de belirtmiş)
-Kumaş hiç bir kimyasal içermiyor, rahatlıkla yıkanıp, ütülenebiliyor.
-Kumaş nanofiberler kullanılarak özel bir örgü yöntemi ile dokundu.

Araştırmacıları kutluyoruz ve yeni ürünler geliştirmelerini umuyoruz.

Kaynak: 1 , 2

Yeni Bir Madde Çeşidi: Süperyalıtkanlar

Bir çok Avrupa enstitüsü ile işbirliği içindeki Amerikan Enerji Bakanlığı Argonne Ulusal Laboratuvarı araştırmacıları yeni bir madde çeşidi buldu: süperyalıtkanlar. Bu buluş yoğun madde fiziği ve yeni nesil mikroelektronik alanlarında çok büyük rol oynayacak.







Argonne bilim adamı Valerii Vinokur ve Rus Tatyana Baturina tarafından yönetilen, Argonne, Almanya, Rusya ve Belçika'dan araştırmacıların bulunduğu uluslararası bir takım, ürettikleri titanyum nitrit ince filmini mutlak sıfıra getirip dondurdu. Malzemeden akım geçirmeye çalıştıklarında ise direncin belirli bir sıcaklık değerinin altında iken (eşik derece) 100.000 kat arttığını gözlemlediler. Dirençteki aynı değişim, dış manyetik alan düşürülünce de gözlemlendi.

"Titanyum nitrit filmleri ya da diğer malzemelerden üretilen filmler kalınlıklarına göre süperiletken ya da süperyalıtkan oluyorlar. Siz yalıtkan olma taraftarı bir filmin sıcaklığını ya da manyetik alanını düşürürseniz, bir süperyalıtkan elde diyorsunuz." dedi Vinokur.

Süperiletkenler gibi, süperyalıtkanlar da ürünlerde kullanılması düşünülüyor, örneğin devreler, sensörler ve pil kaplamaları.

Günümüzde bir pil hava ile temas halinde bırakılırsa, içindeki yükler belli bir süre sonra boşalır. "Süperiletkenlerin akımı sonsuza dek geçirdiği gibi, süperyalıtkanlar da yükleri sonsuza kadar muhafaza ediyor." Pilleri süperyalıtkan ile kaplarsanız, sonsuza dek yükler pilin içinde kalır.

Ayrıca, bilim adamları süperiletkenleri süperyalıtkanlarla kaplayıp, neredeyse ısı kaybı olmadan elektrik iletimini sağlayan tel üretmeyi başardılar. Bu tellerin minyatürleri elektrik devrelerinde kullanılabilir.

Çalışmayı anlatan makale 3 Nisan Nature dergisinde yayınlandı.

Kaynak: 1

8 Nisan 2008 Salı

Ödüllü Nanoresimler

San Francisco 2008 MRS Bahar toplantısı 28 Mart'ta bitti. Bu yıl beşincisi düzenlenen "Sanat Olarak Bilim" adlı yarışmada dereceye giren resimleri sizinle paylaşayım dedim. Ödül töreni görüntülerine şuradan ulaşabilirsiniz.

Resimlerle ilgili yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar...




















Atlayıcı
Yeşil kısım taramalı elektron mikroskobunun ucu. Bir önceki kullanıcıdan kalan monodispers polistiren kürecikleri, ucun üstünde insan figürü oluşturmuş. Mikroskop ucunun ne olduğunu bilmiyorsanız şu yazımıza bakabilirsiniz.

Çeken kişi: Georff Brennecka, Sandia National Laboratories
Derecesi: İkincilik





















Çin Tablosu
Bir Taramalı Tünelleme Mikrospu resmi. ZnO nanoiğnesi ile renklendirilmiş. Nanoiğneler bir Çin tablosundaki güzel dağlar gibi gözüküyor.

Çeken kişi: Hui Ying Yang, Nanyang Teknoloji Üniversitesi, Singapur
Derecesi: İkincilik



























Big Bang
Tek bir Au(001) kristalinin Atomik Kuvvet Mikroskopu görüntüsü.

Çeken kişi: Violeta Navarro, Universidad Complutense de Madrid
Derecesi: İkincilik




















Ayçiçeği Tarlası
Amorf SiOx nanotelleri kendiliğinden değişik şekiller oluşturabiliyorlar. Resimde de bu şekillerden birini görüyoruz. Nanoteller bu sefer bir ayçiçek şeklini almış. Nanotellerin yoğun olarak biriktiği yerler çiçeklerin ortasını; seyrek biriktiği yerler ise sarı yapraklarını oluşturmuş.
Bu da bir Taramalı Tünelleme Elektron Mikroskobu resmi. Normalde siyah beyaz olan resim, yazılım kullanılarak renklendirilmiş.

Nanoteller silikon ve oksijenin reaksiyonu sonucu oluşmuş. Nanotellerin uzunluğu yaklaşık birkaç mikrometre, çapları ise yaklaşık 10 nm.

Çeken kişi: S.K. Hark, Hong Kong Çin Üniversitesi
Derecesi: Birincilik
























Peyzaj Tablosu
Bu ise ince organik film dizinin fotoğrafı. Bu ince filmin bazı kısımları çite, dağlara, şafak vaktindeki güneşe, göle benzemiş.

Çeken kişi: Zihong Liu, Stanford Üniversitesi
Derecesi: Birincilik




































Cehennem
Bu resme böyle bir isim verilmesi hoşuma gitmedi açıkçası. Görüntü geçirimli Elektron Mikroskobu ile elde edilmiş. Resimdekiler NiTi mikrodirekleri.

Çeken kiş: Blythe Gore Clarkk, Max-Planck-Institut für Metallforschung
Derecesi: Birincilik

Kaynak: 1

Nanoteknolojik HIV Virüsü İlacının Hayvan Deneyleri

NanoViricides, Inc., şirketi HIV terapisi ilaç adaylarının 3. seviyeden biyogüvenlik şartları altında hayvanlar üzerinde denenmeye başlandığını bildirdi. Sonuçların gelecek ayın sonunda açıklanması bekleniyor.

Araştırmaları Dr. Krishna Menon yapıyor. Menon yenilikçi terapide dünyaca tanınmış bir isim.

Eugene Seymour, NanoViricides CEO'su, “Bu çalışmaların iki amacı var: birincisi terapi tedavilerine paha biçmek, diğeri sonraki hayvan deneylerinde kullanılcak dozu ayarlamak."

NanoViricides, Inc. şu anda HIV, insan gribi, kuş gribi, Ebola, kuduz, Dang hastalığı gibi hastalıklar için enjekte edilebilir ilaç geliştiriyor.

Kaynak: 1

7 Nisan 2008 Pazartesi

Köpekler İçin Nanoteknolojik Yatak ve Giysi

Nanoteknolojinin biraz da hayvanlara olan etkisini inceleyeleyelim dedim bugün. Buyrun...

Nano Pet Products, LLC, şirketi, Dünya çağında evde hayvan besleyen kişilere daha temiz ve sağlıklı ürünler ulaştırmak için kurulmuş.

2 kategoride ürünleri var: The Dog Gone Smart™ Bed, Dog Gone Smart™ Wear.

The Dog Gone Smart™ Bed

Basitçe köpek yatağı diyebiliriz. Ama nanoteknoloji sayesinde bildiğimiz köpek yataklarından farklı özelliklere sahip. Bu yataklar zararlı madde içermiyor, çevre dostu ve Bluesign® 'dan onaylı. Bluesign ise uluslararası bir veritabanı. Bu veritabanında insan sağlığını tehdit etmeyen, çevre dostu kimyasallar kayıtlı. Tekstil üreticileri bu veritabanından faydalanarak ürün geliştiriyorlar.

Yatağın özellikleri ise şöyle:
- ActiveSilver içerdiği için, köpekten gelen virüs bakteri ve kokuyu yok ediyor.
- Kendiliğinden temizleniyor.
- Köpeğin hırçın hareketlerinden oluşan aşınmaya karşı dayanıklı. (Parçalanamıyor herhalde :)
- NanoSphere şirketinin ürettiği kumaş kullanılmış. NanoSphere'in kumaşlarını kullanan diğer firmalar: Polo Ralph Lauren, Adidas, North Face, Quicksilver, Canada Goose, Cloudveil, and Hugo Boss.
- Kullandığı kumaştan dolayı leke oluşmuyor. (Yağ damlalarını itiyor.)
- 60 kere yıkanmaya kadar bu özelliklerini muhafaza ediyor.
- Normalden 6 kat hızlı kuruyor.

Şu an için şirketin 22 The Dog Gone Smart™ Bed çeşidi bulunuyor. Yuvarlak, dikdörtgen, simit, küfe şekilleri mevcut. Hepsinin 5 ayrı renk seçeneği var.

Fiyatlar $24.95 ilâ $129.95 arasında değişiyor.



















Bu ise köpek giyeceği. Özellikleri yatak ile hemen hemen aynı. Gene de zikretmekte fayda var.

- Sıvıları ittiği için, leke tutmuyor.
- Kirlenmiyor. (NanoSphere kumaşı)
- Aşınmaya karşı dayanıklı, uzun süre giyilebiliyor.
- ActiveSilver içerdiği için 1000 çeşit bakteriyi öldürebiliyor, köpek kokusunu yok ediyor. Bu maddeden köpeğin derisi etkilenmiyor.
- 100% pamuk, yumuşak bir giysi.
- 60 kere yıkanmaya kadar bu özelliklerini muhafaza ediyor.
- Normalden 6 kat hızlı kuruyor.

Dog Gone Smart™ Wear 'in fiyatı ise $35 ilâ $65 arasında. 2 farklı boyut ve 4 renk seçeneği var.

Nasıl Satın Alabilirim?

1- ABD, Kanada, Avustralya ve Japonya temsilcilikler var. Temsilciliklerin adresine şuradan ulaşabilirsiniz.

2- Online Ticaret Sitelerinden:

www.pamperyourdog.com
www.beyondbeds.com
www.allpetfurniture.com
www.showeryourpets.com
www.smartpak.com

Kaynak: 1 , 2

6 Nisan 2008 Pazar

Hidrojen Yakıt Pili Kullanan İlk Uçak


Boeing şirketi hidrojen yakıt pilleri ile çalışan insanlı uçağın testlerini başarı ile bitirdiklerini açıkladı. (03.04.2008 - Basın toplantısı)

Bu insanlık havacılık tarihinde bir ilk.

İki kişilik Dimona, 16.3 meterlik kanat genişliğine sahip pervaneli bir uçak. Diamond Aircraft Industries of Austria tarafından üretildi, BR&TE tarafından yakıt pili ve lityum pilinden oluşan hibrit sistemi yerleştirildi.

Şubat ve Mart 2008'de
Ocaña (İspanya) semalarında 3 tane test uçuşu yapıldı. Testler sırasında uçak deniz seviyesinden 1000 metre yükseğe çıktı. Uçuş sırasında, pil gücü ve hidrojen yakıt pilinden üretilen elektrik kullanıldı.

Yeterli yüksekliğe ulaşılınca pillerle bağlantı kesildi, pilot saatte 100 km hızla 20 dakika boyunca sırf yakıt pilinden gelen elektrikle çalıştı.

Aşağıdaki linklerden uçuşun videosunu izleyebilirsiniz.

Düşük kalite Yüksek kalite

Kaynak: 1

5 Nisan 2008 Cumartesi

Takma Dişlere Yeni Kaplama

Bir çok takma diş için titanyum kullanılıyor. Bunun nedeni ise titanyumun biyolojik olarak inert (durağan) olması. Bu durağanlık, titanyumdan dolayı bağışıklık sisteminde istenmeyen reaksiyonların oluşmamasını sağlıyor. Fakat bu durağanlık aynı zamanda takma dişin yanında yeni kemik ve damar gelişimini de durduruyor.

Portekizli araştırmacılar bu sorunu çözmek için yeni bir kaplama geliştirdiler.

Kaplama, dişte bulunan kemikimsi bir madde olan hidroksiapatit cam parçacıkları ile güçlendirildikten sonra elde edilmiş. Titanyum bu madde ile kaplanırsa, vücuda daha iyi uyum sağlayan takma dişler yapılabilecek.

Bu yolla yapılmış takma dişer 27 hasta üzerinde denendi.

Önce hastaların çenelerinin röntgeni çekildi. Takma dişler takıldıktan sonra 3. ayda ve 6.ayda tekrar röntgen çekildi. Sonuç olarak takma dişin etrafında yeni kemik oluşumu gözlendi.

Çalışmayı yürüten kişi J.D. Santos, makale ise International Journal of Nanomanufacturing dergisinde yayınlandı.

Kaynak: 1

3 Nisan 2008 Perşembe

Nanoteknoloji ile Omurilik Zedelenmesine Çözüm

Omurilik zedelenmesinden sonra, zedelenen sinirlerin kendini iyileştirememesinden dolayı, kısmi felç ve his kaybı gözleniyor. Sinir lifleri ve aksonlarının tekrar büyüme yetenekleri var ama hasarın etrafında oluşan yara dokusu bunu engelliyor.

Northwestern Üniversitesi araştırmacılarının nanomühendislik yöntemleriyle ürettikleri jel, yara dokusunun oluşmasını engelliyor ve bu sayede de incinen omurilik lifleri iyileşip tekrar büyüyebiliyor. Sıvı jel omuriliğe enjekte edildikten sonra omurilik etrafında yeni liflerin aşağı ve yukarıya doğru büyümesi için iskele bir yapı oluşturuyor. Böylece yeni lifler büyüyor ve hasarlı bölgenin içine işliyor.

Jel, omurilik zedelenmesi olan farelere enjekte edildi ve altı hafta sonra fareler arka ayaklarını kullanarak yürümeye başladılar.

Araştırma Journal of Neuroscience dergisinin 2 Nisan sayısında yayınlandı.

John Kessler, makalenin başyazarı, "Bu sonuç karşısında çok heyecanlıyız. Bu jeli dokuya zarar vermeden enjekte edebiliyoruz. İnsanları tedavi etme potansiyeli yüksek bir metod." dedi.

Kessler şu uyarı da bulundu: "Farede güzel sonuç veren bir şeyin, insan da aynı sonucu vermesi garanti değil. Şu an, bu metodun insanlarda uygulanıp uygulanamayacağı hakkında bir bilgimiz yok."

Yöntemin diğer tekniklerle birleştirilerek kullanılması düşünülüyor.

Jel ayrıca, normalde yara dokusunu oluşturan kök hücrelerin, miyelin üretmesini sağlıyor. Miyelinden oluşan kılıflar neronlar arası iletimi hızlandırıyor.

Kaynak: 1

2 Nisan 2008 Çarşamba

NANO 101 - Taramalı Tünelleme Mikroskopu

G.Binnig ve H.Rohrer tarafından 1981'de bulundu. Bu buluşlarından dolayı 1986 Nobel Fizik Ödülünü kazandılar.

Bu mikroskop genellikle bir yüzeyin karakteristiği öğrenmek istenildiğinde kullanılır. Yanal çözünürlüğü 0.1 nm, derinlik çözünürlüğü 0.01 nm olan TTM'ler iyi çözünürlüklü sayılırlar.

İngilizcesi: Scanning Tunneling Microscope'dur.




















TTM'nin şeması


Önemli Kavramları Tanıyalım:
1- Piezoelektronik Tarayıcı (Elektrotlu piezoelektronik tüp):
Önce piezoelektrik etkinin tanımını yapsak daha hoş olur diye düşünüyorum: cismin uçlarına stres uygulandığı zaman, elektrik yükleri oluşuyorsa; ya da cisim elektrik alanına sokulduğu zaman, cisim üzerinde bir stres oluşturulabiliyorsa bu cisim piezoelektroniktir. Uygulanan voltaja göre uzayıp, kısalabilir. Bu tüp ile yüzey taranır.

2-Mesafe koruma ve tarama birimi:
Bu geribildirim mekanizması ile sivri ucun sübstratla arasındaki mesafenin değişmemesi sağlanır. Uç mesafeyi korumak için yukarı çıkarsa, bu bilgi sayesinde bölgede bir tümseklik olduğunu anlarız. Benzer şekilde, uç aşağı inerse - çukur, sabit kalırsa - düz bir yer olduğunu anlarız. Topografik görüntü sivri ucun hareketi sonucu bilgisayarda görülür.

3- Tünelleme akımı:
Kuantum mekaniğinde tünelleme diye bir kavram var. Bunu basitçe şöyle anlatabiliriz: Normalde bir parçacık potansiyeli yüksek bir engeli aşamaz (mesela top duvarın içinden geçemez), ama kuantum fiziğinde bu mümkün. İşte bu geçebilme özelliği tünelleme olarak adlandırılıyor.

İki iletken biribirinin çok yakınına konulursa, aralarında bir akım geçişi olur. Yani sivri uç ve yüzey arasında bir akım geçişini bu özellik sayesinde görüyoruz.

4- Sivri Uç
Genellikle volfram ya da platinyum-iridyum kullanılır. Karbon nanotüpler kullanılmaya başlanmıştır.


















Volframdan yapılmış bir sivri uç.




5- Bilgisayar
Elde edilen görüntüye buradan ulaşılır.


Çalışma Prensibi
Sivri bir tünelleme etkisinin gözlemlendiği mesafeye kadar indirilir. Tünelleme sağlanınca, sivri uçla yüzey taranır. Ucun yüzeye olan uzaklığının, konuma göre fonksiyonu çizilirse topografik bir görüntü elde edilir. Uç ile yüzey arası mesafe, aralarına voltaj uygulandığı zaman oluşan elektrik tünelleme akımı sayesinde ölçülür.




2 çeşit anlayış vardır: sabit akım, sabit yükseklik.

Sabit akımda uç ile yüzey arası mesafe sabittir. Bu ise geribildirim sistemi sayesinde sağlanır.
Sabit yükseklikte ise geribildirim mekanizması yoktur. Sivri uç ilk başta belirlenen yükseklikte bütün yüzeyi tarar ve tünelleme akımını ölçer. Akımdaki değişime göre yüzeyin topografik görüntüsü çıkarılır. Akım azalırsa, demek ki uç ile yüzey arası mesafe artmıştır, o zaman yüzeyin bu kısmı çukurdur. Benzer şekilde, akımın arttığı yerde yükseklik vardır.

Sabit yükseklikte, sivri uç yüksek bir bölgeye geldiği zaman, yüzeyi zedeleyebilir. Fakat, sabit yükseklikte elde edilen görüntülerin çözünürlüğü yüksektir ve daha hızlıdır. O yüzden, yüzey başta sabit akım modunda tarandıktan sonra bir de sabit mesafe modunda taranırsa daha güzel görüntüler elde edilebilir. Başta sabit akımla taramamızın nedeni, sivri ucun yüzeye zarar vermesini engellemek. Sabit akımla taradıktan sonra, uç ile yüzey arasındaki mesafeyi, yüzeye zarar vermeyecek şekilde ayarlayabiliriz.

İki mod arası farkı resimden de görebilirsiniz.


Uygulama Alanları
Yüzeydeki atomların yerlerini değiştirmek.
Bir bölgenin elektronik durumu hakkında bilgi toplanır.
Metal yüzeylerin 3 boyutlu görüntülerini oluşturmak.
Yüzey pürüzsüzlüğünü ölçmek.
Yüzeydeki bozuklukları bulmak.


Kısıtlamaları
Sadece iletken yüzeylerde kullanılabilir, çünkü ölçüm akım varlığında oluyor.
Taranan yüzey çok temiz olmalıdır.
Sivri uç, olabildiğince sivri olmalıdır.
Tarama yapıldığı için yavaş bir süreçtir.
Elde edilebilecek maksimum görüntü büyüklüğü küçüktür.


Değişik tarama tünelleme resimlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: 1 , 2


Yazımı beğendiyseniz, RSS beslememe üye olabilirsiniz.

1 Nisan 2008 Salı

Vücud İçini 1000 Kat Daha İyi Görüntüleme

Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacıları, canlı organizmalardaki tümörleri metrenin trilyonda biri netlikte görüntüleyen bir sistem geliştirdiler.

Sanjiv Sam Gambhir, radyoloji profesörü , Raman spektroskopisinin, moleküler görüntüleme tekniklerine ekleneceğini söyledi. Makale Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinin 31 Mart'taki online dergisinde yayınlandı.

Bu yöntem bundan önceki hiç bir görüntüleme yöntemine benzemiyor. Prof. Gambhir Raman spektroskopisinin sinyallerinin diğer yöntemlerdeki sinyallere nazaran daha kuvvetli ve uzun süreli olduğunu, ayrıca bu yöntemde kullanılan parçacıkların tek seferde bir çok moleküler hedef hakkında bilgi toplayabildiğini belirtti. Şu an genellikle 1 ya da 2 şeyi aynı anda ölçülebiliyor, ama bu teknikle bu sayı 10,20,30'a çıkabilecek.

Gambhir, Raman spektroskopisinin vücud içi görüntülenmesinde ilk kez kullanıldığını düşünüyor.

Görüntüleme şöyle gerçekleşiyor: vücudun içine ışıldak görevi gören nanoparçacıklar enjekte ediliyor. Vücudun dışındaki bir kaynaktan lazer ışını gönderildiği zaman, bu parçacıklar vücud içinden sinyaller salıyor. Sinyaller toplanıyor ve ışıldak parçacıkların yeri hakkında bilgi toplanıyor. Parçacıklar vücud içinde kaldığı sürece sinyal üretme kabiliyetlerini yitirmiyor.

Prof. Gambhir bulduğu tekniği, günümüzde bir çok hastenede yapılan tomografiye benzetiyor. Tomografi bundan 20-30 yıl önce bulunmuştu ve ilk çıktığında kimsenin dikkatini çekmemişti. Prof. Gambhir bulduğu tekniğin 15-20 yıl içerisinde yaygınlaşmasını bekliyor.

Tekniğin kanser tedavisinde de etkili olması düşünülüyor. Kanserlenmiş dokuya çok daha net bir şekilde odaklanılacak, zararlı dokunun yeri belirlenecek, o doku tedavi edilecek. Böylece sağlıklı doku zarar görmeyecek. Kurunun yanında yaş yanmayacak :) Günümüzde ise çok küçük bir bölgedeki hücrelere tam net bir şekilde ulaşılamadığından, tedavi sırasında sağlıklı hücreler de zarar görüyor.

Kaynak: 1

 

Yukarı