Taşındım! Yeni adresim: http://nanoturkiye.net

31 Mayıs 2008 Cumartesi

Yağ Lekeleri İçin Yeni Nanotel Kağıt

Nanotel kağıt, yağ ve diğer organik kirleri temizlemekte kullanılacak yeni bir malzeme olabilir. Bilim adamlarının ürettiği bu kağıt, ağırlığının 20 katı kadar yağ emebiliyor ve tekrar tekrar kullanılabiliyor. Kağıt sıcaklığa dayanıklı olduğu için, emilen yağ tekrar kullanılabiliyor. Yağ emmiş kağıt ısıtılıyor, yağ buharlaşıyor, buharlaşmış yağ başka bir kapta damıtılıyo. Böylece yağ tekrar kullanılabiliyor. Kağıt ayrıca suya da dayanıklı. Birkaç ay suda bekletilmiş kağıtlar fonksiyonlarını kaybetmiyor.

“Bulduğumuz şey nanotellerden oluşmuş ve yağ gibi hidrofobik sıvıları sudan emebilen bir kağıt." diyor Francesco Stellacci, Malzeme Bilimi ve Mühendisliği doçenti, çalışmayı yürüten bilim adamı. Yağı emebilen ilk malzeme bu değil ama bu kağıdın verimliliği diğerlerine göre yüksek. Kullanılan nanoteller potasyum magnezyum oksitten yapılmış.





Yandaki resimde kağıdın yağı nasıl emdiğini görebiliyoruz.

Resimler www.nanowerk.com'dan alınmıştır.













Nanotel kağıtlar su temizlenmesinde de kullanılabilir.

Makale Nature Nanotechnology dergisinin 30 Mayıs internet sayısında yayınlandı.

Ek not: Çalışma grubunda 2004 Sabancı Üniversitesi mezunu Özge Akbulut da var.

Kaynak: 1

30 Mayıs 2008 Cuma

Taramalı Foton Mikroskopisi


Lazer Tarama Mikroskopisi birçok alanda ve uygulamada kullanılan bir görüntüleme yöntemi. Laser demeti ile cisimler tarandıktan sonra ve yüzeyden yansıyan ışınlar uygun bir detektörle toplanır. Fakat, şu an piyasada olan sistemler çok hantal ve pahalı. Bu yüzden bu mikroskopun uygulama alanı kısıtlı.

Fraunhofer IPMS şirketi Taramalı Foton Mikroskobu adı altında yeni bir alternatif sundu. Mikroskop aynı prensibi kullanarak çalışıyor fakat ışık sapmasında şirketin geliştirdiği 2 boyutlu rezonant mikrotarayıcı ayna kullanılıyor. Aynanın boyutu 4 x 3 mm2. Şirketin gösterdiği 4x10x20 cm boyutlarındaki mikroskop 10 µm/piksel çözünürlüğe sahip 1000 x 1000 piksel boyutlarında görüntü alabiliyor. Mikroskobun optik tasarımı değiştirilerek, performansında artış sağlanabiliyor. Muhtemel uygulama alanları biyoteknoloji ve floresan ölçümler. Hep ışıklı hem de karanlık bölgelerde ölçüm yapılabiliyor.

Kaynak: 1

Dünya'nın En Küçük Kasesindeki Makarnalar

Tokyo Üniversitesi profesörü Masayuki Nakao, gelişmiş devre yapımında kullanılan karbon nanotüp üretim teknikleri ile 1 mikron genişliğindeki bir kaseye 20 nm kalınlığındaki "noodle" ları doldurabilmiş. Tabak, silikondan metal parçacık demeti yöntemi ile üretilmiş. Makarnaların sosu ise etanol ve katalizörlerle yapılmış. Soldaki resimde bu makarna dolu kaseyi görüyoruz.

Kaynak: 1

27 Mayıs 2008 Salı

Fullerenler de Zararlı Olabilir

Buckyball'lerin hayvan hücrelerinin hücre zarından kolayca geçerek insanlar için zararlı olabileceğini gösteren bir çalışma yayınlandı.

Calgary Üniversitesi biyokimyager Peter Tieleman ve Luca Monticelli bilgisayar similasyonları kullanarak C60 molekülü ile hücre zarı arasındaki etkileşimi modellediler. Moleküller zarda mekanik bir hasar oluşturmadan içeriye geçip hücre içinde yeni yapılar oluşturabiliyorlar.

"Buckyball'ler ticari birçok üründe kaplama olarak kullanılıyor ama moleküllerin zararlı olup olmadıklarını bilmiyoruz" dedi Tieleman. "Çalışmalarımız moleküllerin beyin kan bariyerini geçip hücre fonksiyonlarını değiştirebileceğini gösterdi. Bu sonuç ise "Maddeler sağlımıza ve çevreye nasıl etki edecek?" tarzındaki endişeleri artırıyor.

İlk Nanoekonomi Mezunu

Albany'de bulunan Nanoseviye Bilim ve Mühendislik Fakültesi bugün itibari ile Dünya'da ilk kez Nanoekonomi doktorası yapmış birisini mezun ettiklerini açıkladı.

Dr. Erez Golan Ph.D.'sini Nanoekonomi içerikli Nanoseviye Bilim ve Mühendislik'ten (CNSE) aldı. Erez Golan CNSE'ye İsrail'deki Ben-Gurion Üniversitesinden gelmiş. Üniversitede fizik ve malzeme mühendisliğini okuduktan sonra masterını malzeme mühendisliği alanında yapmış. Golan'ın ayrıca MBA'i de var. Dr. Golan şu an Applied Materials'da Süreç Teşhisi ve Kontrolü Bölümünde teknoloji proje müdürü olarak çalışıyor.






"Ph.D'mi CNSE'den aldığım için kendimi ayrıcalıklı hissediyorum. Ayrıca NanoCollege'e has ve ilgi alanımda olan Nanoekonomi programında okumuş olmam da ayrı bir güzellik. " diyor Dr. Golan.

Peki nedir bu nanoekonomi? Nanoekonomi nanoseviyedeki teknik bilgi, ürün ve sistemlerin gelişmesi sonucu ortaya çıkan ekonomi ve ticaret prensiplerinin formulasyonu, araştırılması ve analizidir. Dr. Golan tezinde nanoelektronik ekosistemleri eski yöntemlerle ya da yeni metodlarla üretmenin sektörü nasıl etkileyeceğini incelemiş. Tabi ki yeni metodları sistemlere uygulamanın nanoelektronik endüstrisinde mesafe katetmek için şart olduğu ortaya çıkmış.

UAlbany College hakında kısa bir bilgi:
The UAlbany CNSE nanobilim, nanomühendislik, nanobiyobilim ve nanoekonimi alanında araştırma yapmaya ve eğitim yapmaya adanmış ilk üniversite. Mayıs 2007'de Small Times degisinin yaptığı yıllık sıralamada nanoteknoloji ve mikroteknoloji alanında Dünya'da birinci olmuş. Fakültede 1700'den fazla bilim adamı, araştırmacı, mühendis ve öğrenci var. IBM, AMD, SEMATECH, Toshiba, ASML, Applied Materials, Tokyo Electron, Vistec Lithography ve Freescale gibi şirketlerden araştırmacılar var. 2009 ortasına kadar kapasitenin 2200'e çıkması planlanıyor.

Üniversite Nanoekonomi dışında Moleküler Malzeme ve Yapılar, Optoelektronik Malzemeler ve Yapılar, Spintronik Malzemeler ve Yapılar, Tek ve Çok Katmanlı Çok İnce Filmlerden Yapılmış Nanomalzeme Yapılar, Nanoseviyedeki Malzemelerin Nitelendirilmesi ve Analizi, Nanoteknoloji için Nanomalzemeler alanlarında araştırma yapıyor.
Kaynak: 1 , 2

26 Mayıs 2008 Pazartesi

İğnesiz Akupunktur!


Toronto'da kurulmuş Sig-Na Health Care Inc. adlı şirket Haziran 2006'dan beri "İğnesiz Akupunkturlu Sağlık Çipi" adlı bir ürün satıyor. Patentli nanometre teknolojili silikon taşı kronik ağrıları ve hastalıkları geçiriyor.(muş)

Şirketin sitesinden edindiğimiz bilgilere göre taşlar şu özelliklere sahip:
1- Güvenli
2- Tedaviyi kendiniz yapabiliyorsunuz
3- Verimli
4- Kolay, kullanmayı öğrenmek çok kolay
5- Diğer tedavi çeşitlerine göre ucuz. (acaba?)
6- Yan tesiri yok. Elektrik, manyetizma ve radyasyon kullanılmıyor.

Ürünün fiyatı aslında o kadar da ucuz değil. Tek taş 170$ , 5'lileri 700$, 10'luları 1300$. Bunlara kargo fiyatları dahil değil. Ürünü 30 denemeyip beğenmezseniz iade ediyorsunuz [iade ettikleri para gerçek fiyattan 50$ az]

Yaklaşık 10 yıl önce Dr. Zhilong Xu, geleneksel akupunkturcu, iğnesiz akupunkturun daha çok ilgi çekeceğini düşünmüş ve böyle bir taş üretmeyi hayal etmiş. Binlerce deney ve test sonucunda malzemesini nanoteknoloji ile birleştirmiş ve bu çipler ortaya çıkmış.

Şirketin amacı, insanları doktorlardan tamamen bağımsız hale getirmek değil. Akupunktur yapmak isteyenlere alternatif bir yol sunmak.

Peki tedavi nasıl gerçekleşiyor: Taşı vücudunuza koymadan önce bölgeyi yıkamanız lazım. En önemli kısım bu. Öyle her sıvı ile olmuyor (muş). 20$'a satılan Yüzey Sıvısı (!) ile yıkamanız lazım. [Lens sıvısı gibi bir şey herhalde] Yoksa taşların verimi azalıyormuş. Doğru olabilir tabi ama insan hemen güvenemiyor :)

Taşın üzerine sıvıyı döküp, vücudunuzun bölgesine bantla yapıştırıyorsunuz. Nereye mi yapıştıracaksınız? Ürünü aldığınız zaman en yaygın hastalıklar ve ağrılar için akupunktur noktaları gösteriliyor. Vücudunuza yapıştırılmış taşlar yaklaşık 45-60 dk. duruyor.

Anlamadığım şey bu taşlarda nanoteknoloji nasıl kullanılmış?

Kaynak: 1 , 2

25 Mayıs 2008 Pazar

Phoenix'te Bir Atomik Kuvvet Mikroskobu

Phoenix uzay aracında bulunan aletlerden biri de İsviçre yapımı bir Atomik Kuvvet Mikroskobu çeşidi. Adı MECA (Mikroskop, Elektrokimya ve İletkenlik Analizcisi) Bu mikroskop Mars toprağında buz kalıntılarını araştıracak. Mikroskop Neuchatel Üniversitesi Mikroteknoloji Enstitüsü, Basel Üniversitesi Fizik Bölümü ve Nanosurf şirketinin ortaklaşa yaptıkları çalışmanın ürünü. Phoenix Uzay aracının amacı ise Mars'ta hayatı destekleyecek su biçimlerinin varlığını tesbit etmek.

Lukas Howard'da göre Nanosurf'ün bu proje yer alması İsviçreli bilim adamlarının nanobilimlerdeki yeteneklerini gösteriyor. "Hiçkimse bu kadar küçük, hafif ve düşük enerjili bir sistemle bu projede yer alamadı." diyor Lukas Howard, fizikçi, Nanosurf kurucularından.

MECA Mars toprağını bir bahçıvanın toprağı incelediği gibi inceleyecek. Çok küçük toprak parçalarını suda çözerek, sıvı kimyasal laboratuvarı sayesinde (WCL) karışımın pH değeri, magnezyum, sodyum, klor, brom gibi minerallerin miktarı belirlenecek, karışımın iletkenliği test edilecek. Mikroskop ile ise toprak zerrelerinin kökeni bulunmaya çalışılacak.

Optik mikroskobun çözünürlüğü mikron başı 4 piksel, bu da 10 mikrometre ilâ 1-2 mm büyüklüğündeki taneciklerin görüntülenebilmesi demek. AKM'nin çözünürlüğü ise 10 nm; görüntüler Mars'ta şu ana kadar çekilmiş en küçük ölçekteki resimler olacak. Bu yazıyı yazarken Phoenix'in inişine yaklaşık 155 dakika vardı. Phoenix ile ilgili ayrıntılı bilgi burada.

Not: Nanosurf'un Türkiye temsilciliğini Teknotıp yapıyor. Teknotıp bu sene düzenlenecek NanoTR 4 konferansına da katılıyor. Merak edenlere duyurulur.

Kaynak: 1 , 2

24 Mayıs 2008 Cumartesi

NANO 101 - Karbon Nanotüpler - 6

Karbon Nanotüplerin Kullanım Alanları

Depolamada: Lityum atomlarının karbon nanotüplerde depolanabilmesinin bulunmasından sonra, karbon nanotüplerin pil yapımında kullanılması düşünüldü. Yalnız bu geçişi engelleyen iki durum var: birincisi TKKN'ler sabit bir voltajla yüklerini boşaltamaması, ikincisi yüksek miktarda Li depolanamadığı için ağırlık açısından verimin düşük olması. Böyle olmasına rağmen karbon anotlarına 20% düzeyine kadar karbon nanotüp yedirildikten sonra, yük depolama kapasitesinde artış gözlemlenmiştir. Onun için karbon nanotüpler lityum iyon pillerin yerini almada en kuvvetli aday.

Karbon nanotüpler ayrıca hidrojen depolamada da kullanılıyor. Hidrojen enerjisini kullanmada en büyük engellerden biri de hidrojenin depolanmasıdır. Günümüzde birçok grup karbon nanotüpler sayesinde hidrojen depolamaya çalışıyor ve şu ana kadar istenilen performansı sağlayan bir sistem üretilemedi. Gene de karbon nanotüpler hidrojen depolama için umut verici malzemeler.

Çevre Temizlemesinde: Karbon nanotüplerin yüksek yüzey alanı, mekanik kuvvet gibi özelliklerinden dolayı su, hava ve diğer malzemeleri temizlemede kullanılan filtrelerde kullanılması düşünülüyor.

Sensörlerde: Karbon nanotüpler çevredeki değişime çok kuvvetli bir elektronik tepki verdiği için, bir çok şirket nanotüplerden sensör üretmeye çalışmaktadır. Karbon nanotüpler belli çeşit gazlarla temasa geçtiklerinde iletkenlikleri değişmektedir. Eğer nanotüp belli bir antijenle birleşecek yapıda yapılırsa, mekanik rezonansındaki değişime göre nanotüpün bu antijeni tutup tutmadığı anlaşılabilir. Karbon nanotüpten yapılmış ve CO gazına çok hassas bir sensör ile, soba zehirlenmeleri azaltılabilir. Ya da fabrikalardaki tehlikeli maddelerinin sızıntıları anında tesbit edilebilir.

Yapı malzemesi olarak: Karbon nanotüpler AKM sivri ucu olarak kullanılarak daha yüksek çözünürlükte görüntüler elde ediliyor. Malzeme yapımında karşılaşılan zorluklar ise şöyle sıralanabilir:

1-Nanotüplerin yüzeyine atom bağlanamadığı için kompozit malzeme yapımı zordur.

2-Nanotüplerin çok güzel bir biçimde dizilememektedir.

3- Karbon nanotüpler günümüzde çok pahalıdır.

Nanotüplerin kullanıldığı diğer alanlar: tekstil, askeriye, köprülerin çelik halatları (bir parmak kalınlığındaki karbon nanotüpün, şimdiki kalın çelik halatların yerini alacğı düşünülüyor), spor malzemeleri (tenis raketi)

Elektronikte: Bilim adamları karbon nanotüpten işlemci yapmak için uğraşmaktadırlar. "Ve" ve "Değil" gateleri üretilebilmiştir. Tranzistör, ekran, süperiletkenler, mıknatıs da uygulamaların içindedir.

Tıpta: Dış yüzeyinun fonksiyonlaştırılması sonucu, nanotüplerin tıbbi uygulamalarda kullanılması düşünülmektedir. Nanotüplerle ilaç taşıması yapılmak istenmektedir. En büyük sorun ise nanotüplerin insan sağlığı için uygun olup olmadığının bilinmemesidir.

Uzayda: Uzay çalışmaları hala pahalı, bilim adamları bunu azaltmak istiyorlar. Roket yakıtının yüzde 90'ı ilk birkaç yüz kilometrede harcanıyor. Bu yakıt problemine çözüm olarak ise uzay asansörü yapılması düşünülüyor. Nanotüpler, uzaydan sarkıtılıp Dünya'nın dönmesine karşı direnebilen bir malzeme olduğu için (çelik dayanamıyor mesela) nanotüpten yapılan bir asansörle uzaya çıkılabilir diye düşünülüyor. Uzay asansörü yapan ilk gruba NASA'nın 500.000 dolarlık ödülü var.

Karbon nanotüplerin en güncel uygulamalarına ulaşmak için tıklayın.

Kaynak: 1 , 2

22 Mayıs 2008 Perşembe

Karbon Nanotüpler Asbest Gibi Kanserojen Mi?

Salı günü Nature Nanotechnology dergisinde çıkan bir makalede bazı nanotüplerin yeteri miktarda vücud içine çekilmesi sonucu asbest kadar zararlı olabileceği anlatıldı. Bilim adamları nanotüplerin mezotelyama - vücuda bulaştıktan 30-40 yıl sonra anlaşılabilen bir akciğer kanseri - oluşturma riskinin olup olmadığı araştırmış. Sonuç ise, uzun ince çok katmanlı karbon nanotüplerin asbest fiberleri gibi davrandıkları ve kanser oluşturma potansiyeline sahip oldukları.

"Çalışmamız tam da güvenli ve sorumlu bir nanoteknoloji gelişimi için yapılmış stratejik, odaklı bir çalışma. Bir çok alanda kullanılması beklenen bir malzemenin sağlık araştırması yapılmış oldu. Bilim adamları yıllardır uzun, ince karbon nanotüpler hakkında endişelerini dile getirdiler ama ABD'deki hiç bir araştırmacı bu soruya cevap aramadı." dedi Andrew Maynard, makalenin yazarı.

Asbest ile oluşmuş bir salgının ABD'ye 200 milyar $ masraf yapacağı düşünülüyor.

Anthony Seaton, makalenin bir başka yazarı, bundan sonra karbon nanotüp üretilen yerlerde nanotüplerin nefesle alınımının engellenmesini ve bu konuda vakit geçmeden daha geniş araştırmaların yapılması gerektiğini düşünüyor.

Profesör Kenneth Donaldson, University of Edinburgh araştırmayı yöneten bilim adamı, işin tam bitmediğini söylüyor. Nanotüplerin asbest fiberleri gibi akciğer içine kadar girip kansere yol açabileceği tam bilinmiyor. Araştırmacılar ayrıca nanotüplerin sadece fiber gibi davranıp davranmadığını incelediklerini, nanotüplerin akciğerlere olan etkilerini incelemediklerini önemle vurguluyorlar.

Araştırma sonucu iyi bir haber de ortaya çıktı. Kısa ve spiral karbon nanotüpler, asbest fiberleri gibi davranmıyor. Bu sonuca göre sağlıklı ürünler için hangi tip nanotüplerin kullanılması gerektiği bulunabilir.

Sağlık ve Nanoteknoloji nanoteknolojinin şu an en önemli alanı bence. Nanoteknolojinin hayatımıza girmesi için nanoürünlerin sağlıklı olduğunu göstermek gerekli. Ülkemizde de tıp uzmanlarının bu konuya eğilmesi çok mantıklı bir hareket olacaktır. Çünkü Dünya'da bu konu üzerine çalışan çok az kişi var.

Kaynak: 1

21 Mayıs 2008 Çarşamba

2008 GEBİP Ödüllerinin İkisi Nanoteknolojiye Verildi

GEBİP, TÜBA tarafından 37 yaşını aşmamış Türkiye'de en az 6 aydır çalışan bilim adamlarına verilen bir ödül. Bilim'in "oscarı" olarak da adlandılıyor. [Bir ödüle X'in oscarı deyince değeri artıyor galiba :)]

Bu sene ödül verilen bilim adamlarının ikisi nanoteknoloji alanında çalışıyor. Biri Doç. Dr. Kaan Güven, diğeri Doç. Dr. Seydi Doğan.

Kaan Güven Bilkent Üniversitesi'nde Fizik için Sayısal Metodlar ve Kuantum Mekaniği Laboratuvarı derslerini veriyor. Kişisel web sayfasında pek bilgi olmadığı için, kendisi hakkında daha fazla bilgi bulamadım.

Seydi Doğan
ise veri depolama araçlarının kapasitesini arttıran çalışması sayesinde bu ödülü kazandı.

Tüm kazananların listesini görmek için tıklayın.

2008 GEBİP ödülünü alanlar arasında Doç. Dr. Serkant Ali Çetin de var. Serkant Ali Çetin İstanbul-Isparta seferi yapan Atlasjet Havayollarına ait uçağa ailevi problemlerinden dolayı binememiş. Kader işte.

Hatırlarsanız, o uçak kazasında 3 tane değerli bilim adamımızı kaybetmiştik: Prof. Dr. Fatma Şenel Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan. Bilim adamlarımız Türk Hızlandırıcı Merkezinin Teknik Tasarım ve Test Laboratuvarları konusu üzerine çalışıyordu. Kendilerini anıyor, Allah'tan rahmet diliyorum. Ödül kazanan bilim adamlarımızı ise tebrik ediyorum, gelecek çalışmalarında kolaylıklar diliyorum.

Kaynak: 1 , 2

NASA Biyolojik Tehlikelere Karşı Filtre Geliştirecek

NASA belirli bakteri, virüs ve parazit türlerini izleyebilen nanoteknoloji tabanlı biosensör geliştirdi. Bu biosensör sayesinde su, gıda ve kirli bölgelerden yayılan biyolojik tehlikeler önlenecek.

California Moffett Field NASA Ames Araştırma Merkezi bu bionsensör teknolojisini "Under a Reimbursable Space Act Agreement" kapsamında Early Warning Inc., Troy, N.Y.'ye lisansladı. NASA ve Early Warning bundan sonra ortaklaşa biosensör alanında çalışacaklar. Başlarda biosensörün genel ve bir de çok az bulunan mikroorganizmaları tanıması sağlanacak. Bu mikroorganizmalar su ile taşınan hastalıklara sebep oluyor.

"Biosensör çok düşük biyolojik tehlikelere karşı bile duyarlı ultra hassas karbon nanotüpleri kullanıyor." diyor Meyya Meyyappan, Ames Nanoteknoloji Merkezi araştırmacısı. "Ortamda biyolojik bir tehlike olduğu zaman, biosensör bir elektrik sinyali üretiyor. Bu elektrik sinyali sayesinde ortamda var olan mikroorganizmaların konsantrasyonu hesaplanabiliyor. Ayrıca nanotüpler küçük olduğu için, bir çipe milyonlarca çip yerleştirilebiliyor."

Early Warning yetkilileri, gıda ve içecek şirketlerinin, fabrika, hastahane ve havalimanlarının bu biosensör sayesinde patojen salgınlarını laboratuvar ve teknisyene gerek kalmadan engelleyebileceklerini açıkladı.

"Biyolojik tehlikeler ABD ve Dünya'da her gün gerçekleşiyor. [Early Warning sitesindeki bilgiye göre 20-05-2008 itibari ile biyolojik salgın sayısı 608, bu da her gün yaklaşık 4.3 salgın demek.] Bu salgınları durdurmanın yolu ise kuşku duyulan her patojenin hızlı ve sık kontrolü. Birçok patojenin varlığı ya insanlar hasta olunca ya da ölünce anlaşılıyor. Biyolojik tehlikeler su ve yiyecek yoluyla ve engellenmesi çok zor kaynaklardan yayılıyor." dedi Neil Gordon.

Early Warning 2008 sonunda su testlerinin sonuçlarını açıklayacak.

Son olarak, NASA bu teknolojiyi uzay uygulamalarında kullanmayı düşündüğünü ekleyelim.

Kaynak: 1

16 Mayıs 2008 Cuma

İkinci NNI Raporunun Özeti - 1

Dün gece saatlerinde raporun özetini sizlerle paylaşacağım demiştim. Bugün raporun ilk özetini oluşturdum. Devamını yarın yazacağım. İngilizce bilenlerin raporu okuması tavsiye edilir. Buyurun.

NNI'nin nanoteknoloji tanımı ile başlayalım: 1-100 nm aralığında maddelerin gösterdiği farklı özelliklerin anlaşılması, kontrol edilmesi ve kullanılması.

NNI'nın 2009 bütçesi 1.5 milyar $. Böylece kurulduğu 2001 yılından 2009'a kadar bu kurum sayesinde nanoteknolojiye aktarılan para 10 milyar $ olacak.

NNI'nın 4 alt komitesi var: Nanoteknolojideki Genel Gelişmeleri inceleyen bir birim, Nanoteknolojinin Çevre ve Sağlığa olan etkisini inceleyen bir birim, Nanoteknolojinin Endüstri ve İnovasyonla olan ilişkini inceleyen bir birim, Nanoteknolojiyi topluma çeşitli yollarla duyurmaya çalışan bir birim. Şimdi de UNAM'da bu birimlere karşılık gelen birimler var mı bakalım:

NNI Genel Araştırma Birimi: Sanırım bunu her araştırmacı kendisi yapıyor. UNAM'ın sitesinde böyle bir birimden bahsedilmemiş.

NNI Sağlık Birimi -UNAM: Tıbbi Uygulamalar için Lazerler ve Lazer Fiberler: Mehmet Bayındır, Ömer İlday; Nanobiyoteknoloji: İhsan Gürsel, Mehmet Öztürk, Tamer Yağcı, Can Akçalı, Cengiz Yakıcıer, Uygar Tazebay [Bu birimlerin nanoteknolojinin sağlık üzerine etkisini araştırıp araştırmadığını bilmiyorum. ]

NNI Endüstri ve İnovasyon Birimi: Böyle bir birimde ne yazık ki göremiyoruz. Bunun sebebi ise UNAM'daki bilim adamlarının fen fakültesi ve elektronik mühendisliği öğretim elemanlarından oluşması. UNAM'a endüstri ile ilgili araştırmacıların katılıp, böyle bir birimin açılmasını temenni ediyoruz. Bu birim sayesinde UNAM'da yapılan projelerin şirketleşmesi hızlanabilir.

NNI İletişim Birimi: Ben şahsen böyle bir birimi siteden göremedim. UNAM nanoteknoloji konusunda çok doyurucu bilgiye sahip bir siteye sahip değil ne yazık ki. Şimdilik, nanoteknoloji dünyasında olup bitenleri toplumla paylaşma gibi bir görevi yerine getiremiyor. Temennimiz, UNAM'ın nanoteknolojiyi ülkemizde daha çok kişiye ulaştırması.

[UNAM'ın kurulması ülkemiz açısından önemli bir mesele, bunu kimse inkâr edemez. Benim burada yapmaya çalıştığım UNAM'ı geliştirmek yapılabilecekler hakkında bir fikir belirtmek.]



Önemli Sonuçlar:
1 - Amerika nanoteknolojide hâlâ Dünya lideridir: Bu sonuca varılırken ülkelerin AR-GE çalışmaları, bilimsel yayınları, yapılan atıflar ve patentleri göz önünde bulundurulmuş. AB'nin makale sayısı ABD'deninkinden fazladır. Çin'in etkisi artmaktadır. NNI destekli bir çok araştırma ticari uygulamalara dönüşmüştür. "Nanoteknolojik ürünün" standart bir tanımı olmadığı için karar vermekte zorlanılmış.

2- Nanoteknolojiye has etik sorunlar yoktur: Nanoteknolojinin zararları hakkındaki endişeler diğer teknolojik gelişmeler için de vardır: eşitlik (herkes nanoürün alabilecek mi?) ve gizlilik (kişisel bilgilere herkes ulaşacak mı?) Nanoteknolojinin sosyal hayata etkisi araştırmalarına devam edilmelidir.

3- Nanoteknolojik standardlar oluşturulmalıdır: Ülkeler AR-GE, ticaret konularında standardlarını belirlemelidir.

4- İletişim: NNI nanoteknoloji hakkında güvenilir bir kaynak haline gelmelidir. Aldatıcı ve abartılı ifadelerden kaçınmalıdır. [Aynı şey UNAM için de söylenebilir. Ne yazık ki ülkemizde medya bilim adamlarımızın her çalışmasını çok fazla abartarak vermektedir. Gazete, TV Türk bilim adamlarının yaptığı çalışmayı, sanki Dünya'nın tüm sorunlarına çözüm olarak sunuyorlar.Bunu engellemek için UNAM kendisi tanıtımını yapabilir.]

Bu ana kararları verdikten sonra son 3 yılda nelerin değiştiğini aktarıyor rapor.



2005 ile 2008 Yılları Arasındaki Fark

1- Yatırım Miktarı: Aşağıdaki grafik, ABD'nin nanoteknolojiye harcadığı para miktarını gösteriyor. Görüldüğü gibi yapılan yatırım, her yıl artmış. 2009'daki bütçe 2001'dekinin nerdeyse 3 katı. Dikkati çeken bir başka nokta ise, bütçenin büyüme hızının son yıllarda düşmesi.

Özel sektörün Dünya çapında nanoteknolojiye aktardığı miktar 2005'te 5 milyar iken 2007'de 7 milyar oldu. Bu da nanoteknolojiye Dünya çapında önem verildiğini gösteriyor.

ABD 2005 yılından beri kanser nanoteknolojisi ve nanoilaç araştırması yapmak için tam 21 araştırma merkezi kurdu. NNI toplamda 81 araştırma merkezine sahip. Ülkemizde şimdilik sadece 1. Bu da büyük bir gelişme. UNAM'ın sistemi daha tam oturmadığı için başka merkezler inşa edilmiyor olabilir. UNAM sistemini oturttuktan sonra başka merkezlerin açılması lâzım.



Bu resim ise ABD'nin hangi sahaya ne kadar para aktardığını gösteriyor. (milyon dolar)









ABD'deki nanoteknoloji merkezlerinin haritası.















Önemli Not: Nanoteknoloji endüstrisi diye bir kavram olmadığı için, ülkeleri nanoteknoloji alanında karşılaştırmak biraz zor. Karşılaştırma şimdilik yayınlar, yapılan alıntılar, araştırma merkezi sayısı, yeni ürünler ve patent sayısı gibi değişkenlere göre yapılıyor.



2- Makale Say
ısı

Yandaki grafikte ülkelerin son 16 yılda yayınladıkları nanoteknoloji konuları makalelerin sayısını görüyoruz. ABD ülke bazında lider fakat AB ülkelerin toplamı ABD'yi geçiyor. Çin de (Tayvan ile birlikte) önemli bir ülke.




Bu grafikte de her yıl ülkelerin nanoteknoloji ile ilgili makalelerin yüzde kaçına katkısı olduğu gösteriliyor. ABD açık ara önde. Bu iki grafikte Science, Nature ve Proceedings of Natural Academy of Sciences dergilerindeki makalelere bakılmış.






Bu grafik ise SCI (Bilimsel Alıntı Endeksi) hangi ülkeden makalelere ne kadar atıfta bulunulduğu gösteriyor. Sırasıyla ABD, AB, Çin, Japonya, Almanya, İngiltere, Güney Kore, İspanya, Kanada, Hindistan, Hollanda, İsveç, Tayvan, Avustralya, İsviçre, Singapur, Belçika ve İsrail.












Yarın özetin devamı ile karşınızda olacağım... İyi geceler.

15 Mayıs 2008 Perşembe

Salim Çıracı NNI'ın İkinci Raporunda

NNI(National Nanotechnology Initiative)'ın görevlerinden biri, nanoteknoloji konusunda Dünya'da olup bitenleri, ABD'nin liderliğini nasıl koruyacağını, yapılan çalışmaların verimli olup olmadığını, nelerin yapılması gerektiğini Başkan'a bir rapor halinde sunmak. 2003'te kurulan kurum ilk raporu 2005'te, 2. rapor 8 Nisan 2008'de yayınladı. İkinci raporu buradan indirebilirsiniz.

Raporu indirdim, ilk iş Adobe Reader'daki arama kutusuna "Turkey" yazdım ve "enter" tuşuna bastım. Pek ümitli değildim sonuç çıkmasından aslında, ama o da ne....

Vaka analizleri başlığındaki enerji alt başlığında Salim Çıracı ve Taner Yıdırım'ın karbon nanotüplere titanyum atomları ekleyerek hidrojen depolama kapasitesini %15'e çıkardığı araştırmaya yer verilmiş.


















Vakit geç olsa da bu haberi hemen sizlerle paylaşmak istedim. Raporun özetini ise yarın yazacağım. İyi geceler.

Nano Altın Taç

Çinli araştırmacılar çapı bir kaç nanometre olan "altın taç" ürettiler. Taç biribirlerine altın-altın bağı ile bağlı 36 tane altın atomundan oluşuyor. Yapı, şu ana kadar altından üretilmiş en büyük halka sistemi. Daha önceki rekor 16 atom idi.

Büyük moleküler halkalar 40 yıldan beri bilim adamlarının dikkatini çekiyor. Bu yapıların ilki 1967 C. J. Pederson, J.-M. Lehn, ve D. J. CramLarge'ın ürettiği eter tacı. 1987 Kimya Nobel Ödülünü de, buluşlarından dolayı bu bilim adamları aldı. O zamandan sonra, büyük moleküler halka yapıları yeni fonksiyonel malzeme bulunmasında ve nanoteknolojide kullanıldı. Metal-metal bağlarına sahip halka yapımı hâlâ bir sorun olarak duruyor.

Araştırmacılar halka üretimine 6 altın atomu ile başlamış. 3 altın atomu üçgen oluşturacak şekilde bağ yapmış. Bu üçgenin köşesindeki her atom, diğer üçgenin köşesindeki atoma bağlı. Bu çift üçgene daha sonra 3 organik ligand bağlanıyor. Oluşan bu yapı 3'lü "pervaneye" benziyor. Bu "pervanelerin" 6'sı kendiliğinden birleşme yoluyla biribirlerine bağlanıyor. Bu halka sisteminde altın atomları taca benzeyen bir yapıyı oluşturuyor: 6 tane çift üçgen birbirine iki köşeden bağlı. Boştaki köşeler de taç düzleminin üstünde ve altında kalan bir desen oluşturuyor.

Makale Angewandte Chemie dergisinde yayınlandı.

Kaynak: 1

Karbon Nanotüpten Oluşan Parçalar Üretildi

Ulusal Gelişmiş Endüstri Bilim ve Teknoloji Enstitüsü araştırmacıları Tek Katmanlı Karbon Nanotüpler (TKKN) kullanarak, 3 boyutlu altlık ürettiler. "Karbon Nanotüp Altlığı" mikroüretim litografya teknikleri kullanılarak karbon nanotüplerin yanyana getirilmesinden oluşturulmuş.






Bu yeni teknoloji ile her türlü şekle sahip elektronik parçası istenilen yerde üretilebiliyor. Mesela, enstitü binden fazla 3 boyutlu karbon nanotüpten oluşan elektronik parçasını üretti.

Karbon nanotüp altlığın üretim aşamaları şu şekilde:
1- Si sübstratı katalizör yardımı ile doğrusal bir şekilde desenleniyor.
2- "Su Eklemeli Kimyasal Buhar Biriktirme" (Bu metodu enstitü 2004 yılında geliştirmiş) kullanılarak, karbon nanotüp filmleri dikey olarak Si sübstratı üzerinde diziliyor.
3- Sübstrat sıvı içine batırılıp çıkarılıyor, bu sayede karbon nanotüp filmleri sübstrat üzerinde birikiyor.
4- Sıvı kurudukça, karbon nanotüp filmleri daha yoğun hale geliyor ve sımsıkı bir şekilde sübstrata yapışıyor.

Karbon nanotüp altlığı hafif ve kuvvetli bir yapıya sahip. Altlık aynı zamanda çok esnek, telleri 90° bükülse bile, kırılma olmuyor. Elektrik direnci, dizilme yönüne paralel yönde 0.008Ω·cm , dizilme yönüne dik yönde ise 0.20Ω·cm, yani anizotropik bir madde.

Altlık fotomaske ile kaplandığında da kırılmıyor. Böylece litografik tekniklerle, altlığa istenen şekil verilebiliyor. Örneğin, enstitü karbon nanotüpten manivela üretmiş.


Enstitü ayrıca, karbon nanotüp anahtarı da üretmiş. (yandaki resim) Anahtarın açılıp kapatılması ise, elektrotlara elektik vermekle oluyor.


Enstitünün planı, karbon nanotüp altlıkların fiziksel özelliklerini ortaya çıkarıp, bu özelliklerden yararlanan karbon nanotüp bir parça üretmek.




Makale Nature Nanotechnology dergisinin 4 Mayıs 2008'deki internet sayısında yayınlandı.






Kaynak: 1

13 Mayıs 2008 Salı

Tam Koruma Tam Konfor








İstikbal'in Biocare adlı teknolojisinin haberini şurada ve burada yapmıştık.

Belki görmüşsünüzdür, televizyonda Biocare yatakların reklamları yayınlanmaya başlandı.

İstikbal'in bu yataklar için bir de özel site hazırlamış. Sitede yatakların bileşenleri detaylıca anlatılmış, reklam filmlerine yer verilmiş.

Siteden aldığımız bilgiye göre, yatakları 30 gün deneme fırsatınız var. Yatakların fiyatları ise 468 YTL ile 933 YTL arasında değişiyor.

Biocare kumaşları yatak, baza, yorgan, yastık ve bebek ürünlerinde kullanılıyor.

Siteyi ziyaret etmek için tıklayın!

12 Mayıs 2008 Pazartesi

NANO 101 - Karbon Nanotüpler - 5

Karbon Nanotüplerin Değiştirilmesi
- Kovalent yollarla
Nanotüplerin kovalent yollarla değiştirilmesinin ilk nedeni nanotüplerin çözünürlüklerini artırmak içindi. Daha önce de belirttiğimiz gibi nanotüplerin yüzeylerinde fonksiyonel gruplar olmadığı için fazla çözünemezler. Kuvvetli oksitleyicilerle nanotüplere COOH grupları bağlandıktan sonra, bazı çözücülerde (kloroform, diklorometan) çözünmeye başlarlar.

Bir yol, karboksilik asitin asit klorit ile okta desilamin amide dönüşmesini kullanır. Günümüzde TKKN'ler birbirlerine ya bu amid bağları ile ya da DNA oligonükleotitleri ile bağlanırlar.

Diğer bir yol ise florlamadır. Nanotüpler 150-325 °C'de H2 ile seyreltilmiş F2 gazının akımına maruz bırakılır. Flor nanotüpe bağlandıktan sonra, başka bir reaksiyonla bağlanan flor başka bir radikalle değiştirilir. Eklenen bu radikallerin kendi aralarında oluşturdukları bağ sayesinde, nanotüpler birbirine bağlanır.

-Fiziksel Emdirme Yolu İle
Nanotüpler K ya da Br2 gazına maruz bırakılır.
Elektrokimyasal yöntemlere alkali metaller emdirilir.

Nanotüplerin kovalent yöntemler varken bu yöntem neden kullanılıyor? Çünkü bu yöntem nanotüpün elektronik özelliklerini değiştirmiyor.

- Nanotüplerin Doldurulması
1) ÇKKN'lerin doldurulması: Kapalı ÇKKN'lerin ucu açılır, içine kurşun dökülür, 400 °C'de 30 dakika soğutulur. Diğer bir yöntem, sıvı kimyasallarla ÇKKN'ler tepkimeye girer.

Bir de iki aşamadan oluşan yöntem vardır: 750 - 850 °C'de CO2 ile ÇKKN'lerin üstü açılır. Daha sonra nanotüpler eriyik malzeme ile doldurulur.

Doldurma yapılan malzemeler düşük erime sıcaklığına ve düşük yüzey gerilim kuvvetine sahiptir. Örnek olarak Ag, Au, Bi, Pd ve Re metallerini, V2O5, La2O3, Pr2O3, CeO2, Y2O3, Nd2O3, Sm2O3, FeBiO3 ve diğer Ni, Co, Fe ve U oksitlerini, AgNO3, CoNO3, CuNO3, AuCl ve diğer nitrit ve klor tuzlarını verebiliriz.

Ark deşarj yöntemi ile direk poli ve monokristal geçiş metali, kovalent ve karbit bileşikleri ile dolu ÇKKN'ler de üretilebilmektedir.

2) TKKN'lerin doldurulması: Direk doldurulmuş TKKN üreten bir yöntem hâlâ geliştirilememiştir. ÇKKN'lerde anlatılan ilk yöntem TKKN doldurulması için de kullanılır.

Dünya'nın En Küçük Arabası En Büyük Sanat Arabası Şöleninde

Rice Üniversitesi Kimya Bölümü'ndeki Jim Tour 2005 yılında tek molekülden oluşan, Dünya'nın en küçük arabasını - nanoarabayı - üretmişti. Bu araba için, insan saçı çok şeritli bir otoban gibi. Jim Tour'dan önce de hareket eden cisimler yapılmıştı ama hiçbiri 4 tekerlek üzerinde gitmiyordu. Bu sene, bu araba nanoaraba Dünya'nın en büyük sanatsal araba şöleni OrangeShow'a katıldı.
Dünyanın en küçük arabasıDünya'nın en küçük arabasını taşıyan araba












Kaynak: 1 , 2

10 Mayıs 2008 Cumartesi

Kredi Kartlarında Yeni Şifre

Bir çok banka kredi kartlarının kullanımını daha güvenli hale getirmek için uğraşıyor. Ülkemizdeki son gelişme şifre sistemi. Günümüzde biliyorsunuz kredi kartınızı çalan birisi şifreyi bilemeden, alışveriş yapamıyor. Bu haberimiz kredi kartları güvenliği ile ilgili bir gelişme.

Amerika'da bulunan SmartMetric şirketi şifresi parmak izi olan "Biometric Card" adlı ürünü piyasaya çıkardı.

8 yıllık AR-GE'nin ürünü olan bu kart, şifre olarak kullanıcının parmak izini kullanıyor. Bu sayede alışveriş yapan kişinin gerçekten kart sahibi olduğu biliniyor.

Üretilen kartın içinde Dünya'nın en küçük parmak izi tarayıcısı ve okuyucusu bulunuyor. Kartın içinde sadece alışveriş esnasında çalışan, kopya kağıdı kalınlığında bir pil bulunuyor. Şirket başkanı Mr. Colin Hendrick, gelişmenin kredi kartı güvenlik sektöründe devrim yaratacağını ve SmartMetric'i kredi kartı ve banka kartı endüstrisinde Dünya lideri yapma potansiyeli taşıdığını söyledi.

Şirket nanoteknolojiyi kullanarak en küçük parmak izi tarayıcısını yaptı ve kredi kartının içerisine koydu. Bir çok kişi bunun imkansız olduğunu düşünüyordu.

Kart standart SmartCard çipi kullandığı için, Dünya'daki ATM ve POS makinelerinin %90'nında kullanılabiliyor.

Bakalım bu teknolojiye geçmemiz, kaç yıl sonra olacak?

Kaynak: 1

9 Mayıs 2008 Cuma

Nanotelleri Silikon Üzerine Dizmede Yeni Yöntem

Harvard Üniversitesi, Almanya'da bulunan Jena, Gottingen ve Bremen üniversiteleri ile işbirliği sonucunda ileride birçok ticari üründe kullanılabilecek nanotel içeren fotonik ve elektronik tümleşik devre üretimi yöntemi geliştirdiler.

Yarıiletken nanoteller ucuz kimyasal yöntemlerle kontrolsüz bir biçimde üretilebiliyor. İşin zor kısmı, nanotelleri kontrol ederek fonksiyonlu bir devre yapmak. Araştırmacılar, silikon tümleşik devre yapımında kullanılan "spin-on glass" yöntemi ve fotolitografyayı birleştirerek, nanotelleri silikon üzerine entegre eden düşük masraflı, yüksek miktarda tekrar tekrar üretim yapmayı sağlayan yöntemi gösterdiler.

Üretim yöntemi nanotellerin geometrik dizilişine bağlı olmadığı için, diğer nanotel birleştirme ve dizme yöntemleri ile birleştirilebilir. Araştırmacılar, yapılacak bu birleşmenin kuvvetli fotonik devreleri yapabilmemizi sağlayacağını düşünüyor.

Şimdi aygıtın çalışma prensibini açıklayalım. Nanotel yüksek iletkenliğe sahip sübstrat ve metalik sübstrat arasına sıkıştırılmış. Kısa devre oluşumunu engellemek içinse iki sübstrat arasına "spin-on glass" koyulmuş. Nanotel uzunluğu boyunca akım geçirilebiliyor. Böylece aygıt, LED olarak kullanılabiliyor. LED'in rengi kullanılan nanotele bağlı. Araştırmacılar, silikon üzerine dizilmiş ZnO nanotelleri kullanarak yüzlerce morotesi LED üretmiş.

Araştırmacılar buluşları için patent başvurusunda bulundu.

Makale Nano Letters dergisinde yayınlandı.

Kaynak: 1

Not: spin-on glass'ın Türkçe'sini bilen biri benimle paylaşabilir mi? Türkçe olmayan kelime kullanmak istemiyorum. Teşekkürler.

8 Mayıs 2008 Perşembe

Nanoteknolojik HIV İlacı Hayvan Deneylerinde Başarılı

1 ay önceki haberimize göre, NanoViricides'in nanoteknolojik HIV virüsünün hayvan deneylerine başladığını duyurmuştuk. Hayvan testlerinin sonuçları bugün açıklandı.



İlaç fareler üzerinde denendi. Sonuçlar olumlu. "Dr. Menon, HivCide-I ürününün HIV/AIDS'e karşı ilaç olma ihtimalinin devam ettiğini belirtti." diyor Eugene Seymour, NanoViricide CEO'su, ve ekliyor, "Önümüzdeki haftalarda başka veriler de ilan edeceğiz."

Şirket ayrıca kuş gribi virüsüne karşı geliştirilecek ilacın hayvan deneylerinin de başlayacağını söyledi.

NANOTR 4'e 1 Ay Kaldı


NANOTR 5 programı açıklandı. Tıklayın.

----------------------------------------------------------------------------


NANO TR konferanslarının dördüncüsü bu sene 9 - 13 Haziran'da İstanbul Teknik Üniversitesi'nde yapılacak. Konferansların amacı nanoteknoloji alanında Dünya'da ve Türkiye'de olup bitenleri tartışmak ve kamuoyuna doğru bilgi sunulmasını sağlamak. Konferanslarda ayrıca ülkemizde nanobilim ve nanoteknoloji alanında ilerlemek için gerekli atılımlar, teşvikler de tartışılacaktır.


Davetli konuşmacıların listesine şuradan bakabilirsiniz.

Konferansın önemli konu başlıkları açıklanmış:
  • Grafin tabanlı malzemeler
  • Polimer nanokompozitlerin üretimi için yeni teknikler
  • Yüksek oranda hidrojen depolama için hazırlanan nanomalzemeler
  • Nano ve mikro desenleme
  • Moleküler boyutta üretim, fotonik ve plazmonik uygulamaları
  • Çok fonksiyonlu nanokompozit kaplamalar
  • Cage yapılı Clathratlar’ın manyetik ve süperiletkenlik özellikleri
  • Nanoteknolojinin ilaç üretimindeki yeri ve tek hücre karakterizasyonu

Ek bilgiler:

- Konferanslar İTÜ Maslak Kampüsü Süleymen Demirel Kültür Merkezi ve Fen Edebiyat Fakültesi'nde yapılacaktır. Harita bilgisi: 1 , 2

- Konferansın dili İngilizce'dir.

- Konferans ücreti yetişkinlere 100 YTL, öğrencilere 35 YTL'dir.

- Konferans'a katılmak için şu adresteki formu doldurup, en geç 1 Haziran 2008'e kadar T.C. Ziraat Bankası İstanbul Teknik Üniversitesi-Ayazağa Şubesi 1485-1677690-5001 nolu hesaba gerekli miktarda parayı yatırmalısınız.

- Konferanstaki bildiriler Konferans Kitapçığında toplanacaktır.

- Hakem süzgecinden geçen makaleler Journal Of Nanoengineering and Nanosystems dergisinin özel sayısında yayınlanacaktır.

- Daha fazla bilgi için NANO TR4 sitesini ziyaret edin.

Yazımı beğendiyseniz RSS beslememe üye olabilirsiniz.

7 Mayıs 2008 Çarşamba

İstikbal'in Biocare Kumaşlı İlk Yatakları Çıktı

İstikbal'in AR-GE çalışmaları sonucunda ürettiği nanoiplikli Biocare kumaşının haberini şu yazımızda yapmıştık.

Bugün, İstikbal Biocare kumaşı içeren 2 çeşit yatağını piyasaya sürdü: Biostar, Biomagic.
Yataklar elektromanyetik dalgaları engelleyebiliyor ve statik özelliğe sahip. İstikbal ürünü rahat bir uyku uyumanızı sağlayan, doğa dostu bir ürün olarak tanıtmış.

Yatakların sloganı ise: Uyku mu tutmadı? Çare İstikbal'de.



























Yatakları fiyatları henüz sitede açıklanmamış. Bilen birileri bizlerle paylaşırsa sevinirim.

İstikbal'i tebrik ediyoruz!

Kaynak: 1

Tümör Teşhisinde Yeni Yöntem: Nanosolucanlar

UC San Diego, UC Santa Barbara ve MIT'deki araştırmacıların geliştirdikleri nanosolucanlar, fare bağışıklık sistemine takılmadan kanın içinde gezebiliyor ve tümörleri bulabiliyor. Geleneksel yollarla bu tümörlerin bulunması çok zor. Solucanlar hastalıklı bölgeye yüksek yoğunlukta ilaç taşıyabiliyorlar ve bu sayede vücudun sağlıklı kısmı zarar görmüyor.









“Kandaki bir çok nanoparçacık vücudun bağışıklık sistemi tarafından fark edilip, kandan dışarı atılır. Bizim ürettiğimiz solucanların bu elemeyi aşabilmesinin sebebi ise şekilleri ve üzerlerindeki polimer kaplamalar. Solucanlar, farenin kanında saatlerce dolaşabiliyor." dedi Michael Sailor, UC San Diego kimy ve biyokimya profesörü, araştırma grubu başkanı.


Solucanlar, küresel demir oksit nanoparçacıkların yanyana dizilmesinden oluşuyor. Yukarıdaki resimde kahverengi noktalar demir oksiti, kırmızı noktalar ise tümörleri temsil ediyor. Her bir demir nanoparçacık, toprak solucanlarının segmenti gibi düşünülebilir. Solucanın boyu 30 nanometre, toprak solucanından yaklaşık 3 milyon kat küçük. Demir oksit parçacıklarının, görüntüleme aletlerinde, özellikle MR'de, rahatça seçilebilmesinden dolayı, tümörlerin yeri tesbit ediliyor.

Solucanlar dekstran (bir çeşit biopolimer) ve tümör bulmaya yardımcı bir molekülle kaplı. Bu özel molekül, F3 peptidi, UC Santa Barbara Tıbbi Araştırmalar Burnham Enstitüsü hücre biyologu profesörü Erkki Ruoslahti'nin laboratuvarında geliştirilmiş. Bu peptid sayesinde solucanlar tümörleri bulup, üzerine toplanıyor.

Araştırmacıların bir sonraki hedefi, solucanların üzerine yerleştirilecek bir "posta adresi" ile istedikleri organ, doku ve tümöre solucan yollayabilmek.

Buluşu anlatan makale bu haftaki Advanced Materials dergisinde çıktı.

Kaynak: 1 , 2

6 Mayıs 2008 Salı

Nanoteknolojinin Gelişim Basamakları

Günümüzde nanoteknolojinin etkisini pek göremiyoruz. Ayrıca nanoteknolojik malzemeler şu an için pahalı. Piyasada dolaşan nanoürünlere bakarak, nanoürün alamayacağını düşünenler olabilir. "Hani nanoteknoloji hayatımızın her yerine girecekti?" diyenler de olabilir. Endişelenmeyin, durumun böyle olması normal. Çünkü 21. yüzyılı etkileyecek olan bu alan şu an emekleme çağında. Acele etmeye gerek yok, herşeyin bir vakti var. İleride bu nanoteknoloji bebeğimiz yürümeye, daha sonra koşmaya başlayacak.

Günümüzde hâlâ nanoteknolojinin kesin bir tanımı bile yok. Mevlana'nın fil hikayesinde olduğu gibi, farklı alanlarda çalışan insanlar nanoteknolojiyi uğraştıkları şey olarak düşünüyorlar. Ortalıkta bir sürü tanım var. Buradan bilim adamları tarafından yapılmış 12 farklı tanıma ulaşabilirsiniz.

Tekrar olacak ama, gene de en yaygın tanımı verelim: Büyüklük ve şekillerini nanoseviyede (atomik, moleküler) kontrol ederek, en az bir tane tuhaf özelliğe sahip yapı, aygıt ve sistem tasarlama, nitelendirme, üretme ve uygulama.

Şimdi ise nanotekolojinin nasıl gelişeceğini görelim:

1. Nesil (2000-2005):
pasif nanoyapılar, nanoparçacıklar, nanokaplamalar, nanoparçacıkların dispersiyonu, nanokompozitler, metal, polimer, seramikten yapılmış nanoyapılar, biyolojik olarak üretilen birimler. Ürünlere pasif nanoparçacıklarla ek özellikler kazandırma: nano güneş kremleri (ZnO parçacıkları), golf sopaları (karbon nanotüpler)

2. Nesil (2005-2010): transistörlü, yükselticili aktif nanoyapılar, hedefe giden ilaç ve kimyasallar, biyolojik ve biyolojik olmayan sensörler, isteğe göre değiştirilebilen yapılar.

3. Nesil (2010 - 2015): 3 boyutlu nanosistemler,bir çok sentez yöntemi kullanan (mesela biyolojik sentez) nanosistemler, nanoseviyede ağ kurma, nanoteknoloji ile üretilmiş büyük yapılar.

4. Nesil (2015 - ): heterojen nanosistemlerle tasarlanan malzemeler, bu malzemelerde her molekülün yapıdaki rolü bilinecek. Moleküller aygıt olarak kullanılacak. Moleküllerin kullanılması ile yeni fonksiyonlu yapıların oluşturulması.

Günümüzde nanoteknoloji tam olarak meyvesini vermiş değil. Şimdilik sadece varolan yapılara nanoparçacıklarla ek özellikler katacağız. Ama ileride tamamen nanoteknoloji araştırmaları sonucunda ortaya çıkan teknolojileri kullanacağız. Bakalım o günleri görebilecek miyiz? Ümidimiz, o günlerde Türkiye'yi nanoteknolojide aktif rol alan bir ülke olarak görmek.

Kaynak: 1

5 Mayıs 2008 Pazartesi

Kuantum Mekaniği ve Kumar

Şöyle bir oyun oynadığınız düşünün: Oyunu 2 kişi oynuyor: Ali ile Veli. Ortada 2 tane kutu var, bunlardan biri dolu. Ali ile Veli'den biri, diyelim ki Veli 1 kutuyu açıp, içinebakıyor. Eğer Ali, Veli'nin hangi kutuyu (dolu ya da boş) açtığını bilirse parayı kazanıyor, diğer türlü Ali Veli'ye para ödüyor. Oyun direk tahmin üzerine dayalı, normal şartlar altında Ali'nin kazanma şansı %50.

Tel-Aviv üniversitesinden N. Aharon ve L. Vaidman, bu tür tahmin oyunlarında %100 kazanma yolunu Physical Review A dergisinde yayınlanacak olan makalede açıklamışlar. Bu yolu uygulamak için kuantum mekaniği bilmek gerekli imiş. Çözüme geçmeden önce bir kavramı açıklamamız lazım: Kuantum süperpozisyonu ilkesi. Bu ilkeye göre parçacıkların aynı anda birden fazla duruma sahip olabileceğini söyler. Şimdi çözüme geçelim.

Ali'nin elinde 2 kutudan başka 1 tane daha kutu var. Kutunun içindeki parçacık diğer kutularla süperpozisyon durumunda, yani Ali'nin kutusundaki parçacık 3 kutuda da olabilir. Şimdi Veli kutuyu açınca, Ali kendi kutusuna bakıyor. Eğer Ali'nin kutuyu boş görür ise, Veli dolu kutuyu açmış demektir. Eğer Ali kendi kutusunda diğer kutularla süperpozisyon durumunda bir parçacık bulursa, Veli'nin açtığı kutu boş demektir. Kazanma ihtimali %100. Tabi yarışmada başka kutu kullanmak yasak olursa bu yol işe yaramıyor :)

Yazarlar, şimdiki teknoloji ile kuantum mekaniği kullanarak para kazanmanın mümkün olmadığını kabul ediyorlar. Ama %50 şanslı bir oyunun kazanma ihtimalini artırmada ilk defa kuantum mekaniğini kendilerinin kullandıklarını düşünüyorlar. İleride kumardan korkanlar kuantum mekaniğinden anlamayanlar olur.

Kaynak: 1

4 Mayıs 2008 Pazar

Nanoteknoloji Bu Ay Digital Age'de


Daha önce bu blogda da duyurduğumuz Bilkent 2. Nanoteknoloji Günü'ne, Digital Age Yazı İşleri Müdürü İbrahim Özdemir bütün programlarını iptal edip de İstanbul'dan katılmış. Bu bilgiyi Bilkent Nanoteknoloji Kulübü Başkanı Mustafa Gündoğan'dan öğrendim.


Digital Age'in bu ayki kapak konusu: Nanoevren.



Nanoteknoloji ile ilgilenen arkadaşlara duyurulur.


Not: Bildiri reklam amacı taşımamaktadır, bilgilendirme amaçlıdır.

3 Mayıs 2008 Cumartesi

Yalın Üretim ve Nanoteknoloji

İlk olarak Toyota Fabrikası'nda ortaya çıkan yalın üretim, üretimdeki israfı en aza indirmeye çalışır. Toyota üretim sistemi (TÜS) olarak da bilinir.

Yukarıda kısaca bahsettiğimiz yalın üretim, bir yarıiletken fabrikasına uygulandığında, çip maliyetinin %12, üretim süresinin ise %67 azaldığı gözlemlenmiş. Herhangi bir yatırım yapmadan; toplam üretim %50, üretim kapasitesi ise %10 artmış. Eğer yalın üretim prensipleri uygulanmaya devam ederse, daha fazla kazanç elde edilebilecek.

Araştırmayı Clayton M. Christensen, Steven King, Matt Verlinden ve Woodward Yang yapmış. Şirketin adını söylemiyorlar, ama şirketi Intel ve Samsung gibi sektördeki devlere rağmen ayakta kalmayı başardığı için başarılı ve rekabet edici olarak nitelendirmişler.

Spear ve Bowen TÜS'ü 4'e ayırmışlar. Özetle: aktiviteleri açıkça belirlemek, malzeme ve bilgi akışının ne zaman ne şekilde olacağını tam manasıyla belirlemek, her ürünün üretim yolunu basit ve kesin olarak ayarlamak, sorunları tespit edebilmek ve bilimsel metod kullanarak anında çözmek.

Yukarıda yazılan kuralları okuduğunuz zaman, "İşimi zaten öyle yapıyorum" diye içinizden geçirebilirsiniz. Ama sisteminiz yakından incelediğinizde, durum hiç de öyle çıkmayabilir.

Aşağıdaki soruları laboratuvarınızın TÜS'e uyup uymadığını incelemede kullanabilirsiniz:

1. Teorik olarak bir çipin minimum üretim süresini biliyor musunuz?

2. Tam kaç operasyon sonunda çipin hazır hale geldiğini biliyor musunuz?

3. Gerçek üretim süreniz, teorik sürenin 2 katından az mı?
a. Üretim sürenizi yavaşlatan en kritik adımın hangisi olduğunu biliyor musunuz?
b. Yavaşlatıcı adımdaki teçhizatın bozulmadan ne kadar çalışabileceği belli mi?
c. Gerçek üretim süresinin, teorik minimum süreye yakınlaşmasını engelleyen bir husus var mı?

4. Her üretim aşamasının çipin maliyetine katkısı belli mi?
a.Zebil edilen hammadde oranı %2'den az mı?

5. Laboratuvarınızda kaç tane silikon altlık olduğunu biliyor musunuz?
a. Kaç tanesi işi bitirilmiş altlık?
b. Kaç tanesi kontrol için ayrılmış altlıklar?
c. Kaç tanesi satılacak altlık?
d. Ürün olan altlıkların, ürün olamayanlara oranı nedir?

6. Fabrikanızdaki verimlilik düşüşünü anında tespit edip, kaynağını bulabildiniz mi?
a. Verimlilik düşüşünü saptayabiliyor musunuz?
b. Aletlerin sizin istediğiniz gibi çalışıp çalışmadığını bilebiliyor musunuz?

7. Yukarıdaki sorulara, laboratuvarınızdaki herkes aynı cevabı verdi mi?
a. Bütün işçiler bugün fabrikada mıydı?

Peki bir çip firması neden verimli çalışmalıdır?
5 yıl için yapılan 5 milyar dolarlık yatırımı amortize etmek için, her gün 3 milyon dolar üretim yapmalısınız. Bunu tüm sistemin verimli bir şekilde harıl harıl çalışması sonucu elde edersiniz. Her ay 5000 - 10000 ürün üretmelisiniz, verimli olmadan zor ulaşılabilecek bir sayı.

Danışanlar şirkette ne gibi değişiklikler yaptılar?
1. Kural: Bütün işlerin nasıl yapılması gerektiği önceden çok detaylı bir şekilde belirlenecek ve ondan sonra o iş o kurala göre yapılacak.

1. çözüm: Fabrikada bakım teknisyenleri biriktirme odasını yukarıdan aşağıya doğru temizlemeleri gerekirken, bazen aşağıdan yukarıya doğru temizliyorlardı. Sürekli aşağıya doğru yapsalardı sorun olmazdı. Dikkatinizi çekeyim burada önemli olan işin yapılış şekli değil, tutarlılık. Çünkü diğer iyileştirmeler, bu değişiklik üzerine bina ediliyor.

2. Kural: Bir işçi kendinden sonraki işçiye, gerekli sayıda ürünü gerektiği anda vermeli.

2. Çözüm: A operatörünün 1. operasyonla ilgilendiğini , B operatörünün 2. operasyonla ilgilendiğini düşünelim. Ürün üzerinde önce 1. operasyon, daha sonra 2. operasyon yapılıyor. B operatörü işini bitirdiği anda, kapasitesi kadar ürün A operatöründen gelmesi lazım. Eğer gelmez ise B operatörü boş boş oturmuş olur. Kapasitesinden fazla ürün gelirse, B operatörü fazla ürünü depoya götürmek ile meşgul olur. Her iki durumda da B işçisinin verimi düşmektedir.

Fabrikada yukarıda anlatılan durumun olmaması sağlanmıştır.

3. Kural: Her operasyonun yapılış yolunun kolay ve önceden belirli olması lazım.

3. Çözüm: Bu kuralın çiğnendiği durum ise şu: Operatörün masasında aynı işi yapabileceği 10 adet alet var. Hangi aleti kullanacağı belirlenmemiş, tamamen kendi tercihine bırakılmış.

Peki bu kadar "küçük" meselede bile kararlılık neden önemli?
- Eğer bir üründe hata çıkarsa, üretim sisteminin aksamadan ilerlemesi lazım. Ne yapacağınız belli ise, dikkatiniz dağılsa bile (bozuk ürünle uğraşma) kendinizi toparlayıp, sisteme ayak uydurabilirsiniz. Üretimin aksama süresi azalmış olur. Ne yapmanız gerektiğini bildiğiniz için, hatayı anaında fark edersiniz. TÜS'de ortaya çıkan hataları, işçi kendisi çözebilmelidir. Eğer tamirciyi beklemeniz gerekirse, verimlilik düşer.

4. Kural: Sistemdeki herhangi bir iyileştirme, bilimsel metodlarla incelenmelidir.

Bulunan yeni metodun şimdiki yöntemden gerçekten daha iyi olduğu deneyler sonucunda ispatladıktan sonra, o değişiklik uygulanmalıdır.

İyileştirmelerin Şirkete Getirisi Nedir?
2000 çip ürettiğiniz zaman çip başı maliyetin $20 olduğunu varsayalım. Üretim miktarı 4000'e çıkarsa, maliyet $12'a düşer. Daha da ileri gidelim: 6000 çip üretirseniz, maliyet $10'a düşer. Bu durum ölçek ekonomisi olarak biliniyor. Toyota üretim sistemi maliyeti düşürmenin yanında, kar elde etmek için üretmeniz gereken miktarı da düşürüyor. Tarih boyunca, kar elde etmek için gerekli ürün sayısını azaltan sistemler, endüstrileri baştan aşağı değiştirmiştir.

Toyota'nın sistemi otomobil sektörünü değiştirmiştir. 50 yıl önce, firmalar bugünkünden çok daha az araba modeli üretiyordu. Neden? Kar elde etmeniz için, satmanız gereken araba sayısı yüksekti de ondan. 1950'lerde, Chevrolet yılda 1.5 milyon Impalas satıyordu, ve bu sayı yüksek sayılmıyordu. Şimdi, bir model 250.000'den fazla satarsa, çok satılmış deniyor. Bir çok model bu sayının 5'te veya 10'da biri miktarda satılıyor.

Bu yazıda ise endüstri mühendisliğinin konusu olan yalın üretimin nanoteknoloji alanında uygulanmış halini anlatmaya çalıştım. Gördüğünüz gibi, nanoteknoloji gerçekten disiplinlerarası bir bilim dalı.

Kaynak: Yazının orijinali şu linktedir.

2 Mayıs 2008 Cuma

Intel'in Yeni İşlemcisine Çok Fazla Talep Geldi


Intel'in küçük bilgisayarlar için tasarladığı Atom işlemciyi bu haberimizle duyurmuştuk.

Bu işlemciye o kadar çok talep geldi ki, şirket üretimi hızlandırmak zorunda kaldı. Diamondville isimli işlemci ilk basın toplantısında açıklandığı gibi en erken Aralık'ta değil Haziran'da çıkacak.





Şirket sözcüsü Bill Calder bir çok bilgisayar üreticisinin Haziran ayında bu işlemcileri kullanmaya başlayacaklarını açıkladığını söyledi. Calder ayrıca beklediklerinin üzerinde talep olduğunu, üretimi artırmaya çalıştıklarını belirtti.

Atom marka işlemciler Intel'in şu ana kadar ürettiği en küçük işlemci.

Kaynak: 1

1 Mayıs 2008 Perşembe

En Hızlı Nanomotor

Arizona Üniversitesinden Joseph Wang ve araştıma takımı altın ve platinyum nanotellerden Dünya'nın en hızlı nanomotorunu ürettiler.

Alttın ve platinyum nanotellerinden yapılmış katalitik nanomotorlar zaten vardı. Uygulamalar için çok verimsiz olan bu motorların, hızı 10 mkrometre/sn. 1 mikrometre yaklaşık saç telinin 100'de biri. Araştırmacılar karbon nanotüpü platinyumun içine sokarak aşırı yüklenmesini sağladılar. Aşırı yüklenen nanotüpler sayesinde motorların hızı 60 mikrometre/sn oldu. Bu motorların yakıtı olan hidrojen peroksite, roket yakıtı olan hidrazin de eklenince, hız 94-200 mikrometre/sn'yey çıktı. Bu buluş, kendiliğinden güç üreten nanoseviye taşıma ve ulaştırma sistemleri açısından önem taşıyor.

Resimde 4 nanomotorun yarışını görüyoruz. Zafer karbon nanotüple aşırı yüklenmiş katalitik nanomotorun, yani c'nin.









Makale aylık ACS Nano dergisinin 27 Mayıs sayısında yayınlanacak.

Kaynak: 1

 

Yukarı