Taşındım! Yeni adresim: http://nanoturkiye.net

29 Şubat 2008 Cuma

Bu Makina Tadabiliyor!


Petersburglu bilim adamları çok değişik bir buluşa imza attılar. Tadı hisseden aygıt yapıldı. Teknolojiyi "Elektronik Dil" olarak adlandırdılar. Dil olarak vucuddaki dil kastedilmiş.

Aygıt nasıl çalışıyor? Bir kaba gerekli örnek dökülüyor. Bu herhangi bir sıvı olabilir. Kimyasal sensörler sıvıya bırakılıyor. Sensörler ise nanoteknolojik kaplama ile kaplı. Veriler alınıyor ve bilgisayara gönderildikten sonra cevap geliyor. Sıvı tatlı mı, acı mı, tuzlu mu?

Bilim adamları önce sensörleri üretti sonra da, tatları öğrettiler. Bu sürecin adı kalibreleme.

Aygıt sadece tadı algılamıyor, istenen maddenin konsantrayonunu da veriyor. Bu tip aygıtlar Batı'da da varmış. Ama Rusların yaptığı daha kolay, güvenli ve ucuzmuş.

Bu sayede bilmediğimiz bir sıvının ne olduğunu kolaylıkla öğrenebiliyoruz.

İleride belki herkes aldığı meyve suyunun içinde gerçekten de söylenen miktarda meyve suyu olduğunu anında bulabilecek.

Kaynak: 1

Rusya'da Lise Öğrencilerine Nanoteknoloji Dersi

Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi ilkokul ve lise öğrencilerine nanoteknoloji anlatılması lazım. Hem gelecek için nanoteknoloji araştırmacısı yetiştirmek için, hem de halkı nanoteknoloji hakkında bilgilendirmek için. Bundan 5-10 yıl sonra daha fazla nanoteknoloji ile haşir neşir olacağımız için, Türkiye bu konuda bilinçli olmalıdır. Bu tür derslerin kendi okullarımızda da yapılması gerekmektedir.

Rusya'da nasıl bir program varmış bakalım: (www.nanometer.ru sitesinde yayınlanan bir program, bu programın yazarı da bunu başka dergilerde yayınlanan bilgiler ışığında hazırlamış ve bu programın tüm öğretmenler tarafından kullanılabileceğini yazıyor.)
Öğretmen nanoteknolojiyi anlatacak planını okula gösterdikten sonra derslerini veriyor ve bu derslerden ücret alıyor. Bir nevi kulüp toplantısı gibi bir şey.

Programın amacı: Öğrencileri yeni bilim dalı nanoteknoloji ile tanıştırmak.

1. Hafta: Giriş (2 saat)
- Nanoboyutun kavranması. Günümüzden örnekler vererek bağlantı kurulması.
- Richard Feynman - nanoteknolojinin babasını tanıtma.
- Nanoteknoloji insanlık için neden yararlı?
- Erik Drexler ve "Yaratma Makinaları" adlı kitabın tanıtımı.
- Nanorobotlar.
- İçimizde ve dışarıda nanoteknoloji örnekleri.
- Nanoteknolojinin bir disiplinlerarası bilim olduğunu anlatma. Fizik, Kimya, Biyoloji, Tıp, Mühendis, Matematikçilerin ortak bilim dalı olduğunu aşılama.

2. Hafta: Nanodünyanın aletleri ve metodları (6 saat)
- Nanocisimlerin yapımı için kullanılan aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağı metodlarının anlatılması.
- Moleküller mikroskopla görülür mü?
- Taramalı Tünelleme Mikroskobu.
- Atom Kuvvet Mikroskobu atomlara dokunarak onları nasıl hissediyor.
- Atomların yeri nasıl değiştirilir?

3. Hafta Nanomalzemeler (4 saat)
- Karbonun tabiattaki rolü
- Grafin, Fulleren, Karbon Nanotüp, Nanotel kavramlarının açıklanması
- Kendiliğinden oluşma konseptini tanıtma
- Nanomalzeme modellemesi ve üretilme yöntemleri

4. Nanomalzemelerin fiziksel ve kimyasal özellikleri (6 saat)
- Yüksek alan-hacim oranı
- Nilüfer yaprağının özellikleri
- Kainatta kuantum etkisinin örnekleri
- Kuantum noktacıkları
- Nanotellerde dislokasyon olmaması

5. Nanoelektronik ( 5 saat )
-Alan etkili transistor
-Fotolitografya
-Karbon Nanotüp
-Nanosensörler
-Nanomotorlar

6. Nanotıp ve biyoteknoloji ( 5 saat )
-Gen mühendisliği
-İlaç üretiminde DNA
-Geni değiştirilmiş hayvan ve bitkiler
-Geni değiştirilmiş yiyecekler- iyi yönleri, kötü yönleri
-Bakteri ve virüslere karşı nanoteknoloji
-Adrese teslim ilaçlar
-Kanser tedavisinde nanoteknoloji
-Hastalık teşhisinde nanoteknoloji
-Nanomalzemelerin muhtemel zararları

7. Etrafımızdaki Nanoteknoloji (4 saat)
-Üretilen nanoteknolojik ürünler ve üstünlüklerinin sebepleri.
-Hep temiz yüzeyler
-Antibakteriyel yüzeyler
-Nanokompozit malzemeler
-Değişik sanayi alanlarında nanoteknoloji
-Ekoloji ve enerjide nanoteknoloji
-Kozmetikte nanoteknoloji
-Rusya'da ve Dünya'da nanoteknoloji
-Nanoekonominin hedefleri

28 Şubat 2008 Perşembe

Mikroba Dayanıklı Klavye


Günümüzde bir çok insanın gittiği internet kafelerde, klavyelerde mikrop bulunma ihtimali çok yüksek. Çünkü gün içinde bile onlarca insan, sizin de dokunduğunuz fare ve klavyeleri kullanıyor.Klavyeler mikropları barındırmasalar ne güzel olurdu di mi?

Oldu bile. Nanoteknoloji sayesinde...


GermStopper SpillSeal Washable Corded Keyboard S6000K su ve mikroplara karşı dirençli bir klavye. Bu özelliğini gümüş atomlarına borçlu. Nanoboyutta gümüş, antibakteriyel özelliklere sahip bir malzeme.

Kaynak: 1,2

Metal Kadar Sert Ama Hafif


Bilim adamları alüminyum oksidi bir polimerin içine katarak sert, esnek ve hafif malzeme ürettiler. Malzeme %25 esneyebiliyor. Malzeme daha uzun süre dayanıklı protez, hafif ve daha az yakıt üreten araba üretimi için faydalı olabilir. Malzeme ayrıca bükülebilen ve saydam elektronikte de kulanılabilir.

Doğadaki malzemeler taklit edilerek yeni malzemeler üretiliyor. Midye, kemik ve dişler; harç polimer ile seramik karışımı malzemeler. Bu karışık malzemeler seramik direnci ile polimerlerin esnekliğini birleştiriyor.

Malzemeyi yapmak için şöyle bir yöntem izleniyor: aliminyum oksit paletleri etanola batırılıyor, daha sonra karışım suyun üzerinden gezdiriliyor. Paletler tek bir katman olarak suyun üzerinde diziliyor. Sonra suya cam daldırılarak oluşan katman camın üstüne alınıyor. Paletlerin üzerine chitosaz polimeri de konulunca iş bitiyor. Bu süreç, oluşan birleşik malzeme mikrometre kalınlığa ulaşıncaya kadar tekrar ediliyor. Sonra da malzeme cam üzerinden kazınılarak çıkartılıyor.

Bilim adamları sedefin yapısını inceleyerek onu iyileştirmeye çalıştılar. Sedef protein temelli polimerlerin içinde dizilmiş kalsiyum karbonattan oluşuyor. Sedefte tabakalar direnci maksimize edecek şekilde dizilmiş.

Üst resim sedefin yapısını, alttaki resim ise malzemenin yapısını gösteriyor.

Tekstilde Nanoteknoloji

Not: Mart ayında daha kapsamlı bir yazı daha yayınladım. Buradan ulaşabilirsiniz.
Bu yazı biraz daha özet niteliğinde.

Şu ana kadar tekstilde nanoteknoloji sayesinde yapılan değişiklikler:

  1. ıslanmayan ve yağı tutmayan kumaş
  2. güzel koku salan kumaş
  3. anti-bakteriyel kumaş
  4. antistatik özellikli kumaş
  5. boya tutmayan kumaş
  6. mantara karşı dayanıklı kumaş
  7. ısı geçirmeyen kumaş
  8. kötü havaya ve elektrostatik boşalmaya karşı dayanıklı kumaş
  9. kokuyu emen kumaş
  10. nemi emen kumaş
  11. kurşuna dayanıklı kumaş
  12. enerji depolayabilen aletler içeren kumaş
Ülkemizde tekstil gelişmiş bir sektör olduğu için, bu değişikliklere çok daha hızlı ayak uydurması gerekir. Yoksa ileride, bırakın elektronik aletleri, giyeceklerimizi bile dışarıdan alır hale geleceğiz. Bugün giydiğimiz giysileri ileride de giyebiliriz, ama insanlar onların yerine yukarıda saydığım çok cazip özelliklere sahip giysileri giymek isteyecek. Yukarıda saydığım özellikleri yapmak öyle karmaşık bir olay değil. Kumaşı bir kaç nanometre kalınlığında suyu sevmeyen atomla kaplarsanız alın size ıslanmayan kumaş! Önemli olan kumaşı kaplayabilecek makinalara ve bu işi yapabilecek işçilere sahip olmak.

AB Nanoteknoloji Planı

AB önümüzdeki 10 yıl içinde 2.3 milyar euro nanoteknolojiye, 1.9 milyar euro da bilgisayar sistemlerine yatırım yapacak.
Kaynak

DFI ve Sampaş Nanoteknoloji Ortaklığı

DFI (Diamon-Fusion International, Inc.) Sampaş Nanoteknoloji (Türkiye) ile Avrupa Birliğindeki pazarına Türkiye'yi katmak içi ortaklık imzaladı.






DFI dünyaca ünlü patentli hidrofobik nanoteknolojiler şirketi. Ürünleri arasında su ve yağ itici, çizilmeyen, parlak, yüzeyler ve değişik nanokaplamalar bulunuyor. Sampaş Nanoteknoloji Türkiye'deki nanobilim uygulamaları alanında ilk ve tek teknolojik danışma şirketi. Şirketin amacı "müşteri odaklı" tasarlanmış nanoteknolojik çözümleri satmak. Şirket nanoteknolojik şirketlerle yerli üretim yapan sanayi arasında köprü vazifesi görüyor. 4 sektöre en fazla önem veriyorlar: cam, seramik, tekstil, otomobil)

Türkiye'nin son 5 yıl ekonomisinin 2 katına çıkması, stratejik önemi, AB'ye girme süreci ve genç bir nesle sahip olması ileride de büyüme göstereceğini tasdikliyor.

Astronomi Sayesinde Daha Net Görüntüler

Georgia Tech ve Emory Üniversiteleri araştırmacıları nanomil ile dokunulan moleküllerin daha net ve kesin resimlerini gösteren astronomi yazılımı temelli bir teknoloji geliştirdiler. Nanomil önceden belirlenmiş moleküllere yapışma özelliği bulunan, yapışınca gözlemciyi uyaran bir molekül. Daha net ve kesin görüntüler tek molekül hakkında daha fazla bilgi toplamaya yarıyor. Mesela bir gen dizinine bir molekülün nasıl bağlandığını öğrenmek için gerekli bilgiyi toplamak nanomille mümkün oluyor. Bir nanomil görüntüsünü diğer binlerce nanomil görüntüsünden nasıl ayırabiliriz diye düşünürken, araştırmacılar değişik bir gözlem yapmışlar. Küçük, noktalı ışıklar açık bir gecede yıldızlı bir gökyüzüne benziyor.

Biyomedikal araştırmacıları astronomların kendilerinin (biyomedikallerin) problemine benzer bir problemi çözmek de büyük adımlar attıklarını fark etmişler. Kalabalık bir ışık alanında bir noktanın (yıldızın) seçilmesi.

Bilim adamları astronominin bir dalı olan yıldız fotometrisi (yıldızların parlaklıklarını ölçen bir dal) için kullanılan bilgisayar yazılımının kendilerine faydalı olacağını düşünmüşler. Öyle de olmuş, şimdi yıldız fotometrisi temelli bir yazılımla nanomillere yapışmış moleküllerin daha net görüntüleri alınabiliyor. Daha net görüntüler, bilim adamlarının kişileştirilmiş tıp ve daha kompleks biyomoleküler eşleştirme gibi alanlarda mesafe kat etmesine yardımcı olacaktır.

Makale Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlandı.

Görüntülerde karışmış renklerin oluşması sorun teşkil ediyor. İki tane nokta üst üste gelip yeni bir renk oluşturabileceğinden, bazen yeşil ve kırmızı rengin yanında bir sarı renk oluşabiliyor.

"Önceden, istediğimiz moleküle mi, yoksa 2 ya da 3 yandaki moleküle mi baktığımız anlayamıyorduk" dedi Wang (biyomedikal mühendisliği doçenti )"Bulanık nokta görüntüleri, nonometre düzeyinde bu markerların DNA'yı nasıl etkilediği hakkında net bir bilgi vermiyordu. Bu sistemde ise hipotez kurmadan moleküller hakkında bilgi toplayabiliyoruz."

Başka molekül görüntüleme tekniklerine kıyasla, yeni sistem daha hızlı ve daha fazla miktarda örneği görüntüleyebiliyor.

27 Şubat 2008 Çarşamba

90x180'lik Karbon Nanotüp



Nanocomp şirketi 90 cm'e 180 cm'lik nanotüp üretti. 2004 yılında kurulan şirket büyük miktarda ısı ve elektrik ileten nanotüp üretme konusunda çalışıyor. Günümüzde üretilen karbon nanotüpler milimetrik boyutlarda oluyor; kısa olduğu üretim sektörüne giremiyor, ayrıca uzun nanotüplerin bütün özelliklerine de sahip değil.

Hindistan'da 3 Nanoteknoloji Merkezi

Bangalore, Kalküta ve Mohali'de 3 tane nanoteknoloji merkezi açılıyor. Hindistan Dünya'yı etkileyecek nanoteknolojide etkin rol almak istiyor.

Ülkemizde de şimdilik 1 tane nanoteknoloji merkezi var: UNAM

IBM ve Suudi Arabistan Ortaklığı

Suudi Kralı Abdül Aziz IBM ile Nanoteknoloji merkezi açılması konusunda anlaştı. "Dünyanın önde gelen teknoloji ve nanoteknoloji şirketi IBM ile ortaklık kurmak, hem önemli ekonomik ve bilimsel konulara eğilmemizi hem de krallığın önemli sorunlarından olan enerji ve suyun arıtılması konularında yardımcı olacaktır" dedi KACST başkanı Muhammed I. Al-Suvaiyel.
Anlaşmaya göre Arap bilim adamları IBM ile birlikte güneş enerjisi, su arıtılması ve yenilebilir enerji üzerinde çalışacaklar.

26 Şubat 2008 Salı

MEMS'i Çocuklara Anlatacak Kitap Çıktı (Ama İngilizce)


MEMS (mikro-elektro-mekanik sistemler) ile ilgili temel bilgilerin yer aldığı bu kitap, Marlene Bourne tarafından yazılmış. MEMS ve nanoteknoljiye girişten sonra, farklı nanomalzemelere ve MEMS aygıtlarına yer verilmiş. Okuyucular MEMS aygıtlarının nasıl çalıştığını, nanomalzemelerin neden farklı olduğunu öğrenecekler. MEMS & Nanotechnology for Kids 11-14 arasındaki öğrenciler için yazılmış, ama daha küçük ve büyük kişiler de faydalanabilir. Kitapta 80 tane fotoğraf bulunuyor.

Ümidimiz bu tip kitapların Türkçe de çıkması.

Nokia'nın Yeni Telefonu Morph

Mart 2007'de Nokia ve Cambridge Üniversitesi araştırma ortağı olmuşlardı. Bu ortaklık ilk meyvelerini vermeye başladı.

Morph nanoteknoloji temelli bir telefon. Nano otlar sayesinde güneş enerjisi ile şarj oluyor. Çevredeki bazı kimyasalları hissedebiliyor. Süperhidrofobik yüzeyi ile sıvıları anında itiyor ve kendini temizlemiş oluyor. Örümcek ağı gibi yapıdaki fiberler sayesinde çekilip, şekli değiştirilebiliyor. Morph İngilizce dönüştürmek manasında olduğu için bu isim seçilmiş. Kullanmadığınız zaman bileğinize takıp taşıyabiliyorsunuz. Tamamen saydam bir elektroniğe sahip. Telefonun tuş kilidi, parmak iziniz. Tuşları 3 boyutlu.






Nanoteknoloji sayesinde daha az bir alanda daha fazla fonksiyona sahip. Telefon 25 Şubat 2008- 12 Mayıs 2008 arasında New York Modern Sanat Müzesindeki "Tasarım ve Elastik Zeka" adlı fuarda sergilenecek. Tabi telefon daha üretilmedi. Nokia'nın telefonu 7 yıl sonra üreteceğini düşünülüyor.



















Bu da videosu:

Küçük Bir İstatistik


Yan taraftaki grafik, ülkelerin nanoteknoloji ile ilgili yazdığı makalelerin sayısını gösteriyor.
Ne yazık ki Türkiye ilk onda bile değil.
Türkiye'miz 25. sırada. Ümidimiz bu sıralamada üstlerde yer almak.

Amacımız nanoteknolojiyi herkese duyurmak olmalı, çünkü ileride nanoteknoloji yapamayan milletlerin işi zor olacak gibi. Nanoteknoloji çok zevkli bir konu olduğu için, çocuklara bile bazı nanoteknolojik bilgiler anlatılabilir. MEB ders kitaplarına nanoteknoloji ile ilgili daha fazla bilgi koymalıdır. Üniversitelerde sınıf öğretmenlerine nanoteknoloji temel bilgileri verilmedir, yoksa ders kitabında nanoteknoloji ile ilgili konular olsa bile öğretmenler bir şey bilmediği için anlatamayacaklardır. Daha fazla kişinin nanoteknoloji ile tanışması ülkemizin yararına olacaktır.

İleride ürünler nanoteknolojik yöntemlerde yapıldığında, işçiler bile nanoteknoloji ile içi içe olacaklar, onlara da nanoteknoloji anlatılmalı. Nanoteknoloji hayatımızın her yerinde olacak.

Türkiye cep telefonu üretemediği için, yılda milyarlarca doları dışarıya gidiyor. Ama, zamanında daha cep telefonları yaygınlaşmadan önce, araştırma safhasında iken cep telefonu üretilmeye çalışılsaydı böyle olmazdı.

Şimdi de aynı durum söz konusu, hem de daha vahim. Nanoteknolojik ürünler, aletler şimdi ihraç ettiğimiz aletlerden, malzemeler kat ve kat pahalıya satılacak.

Haydi, nanoteknoloji öğrenmeye!

25 Şubat 2008 Pazartesi

IBM Atomu Hareket Ettirmek İçin Gerekli Kuvveti Hesapladı


IBM bilim adamları Regensburg Üniversitesi ile beraber bir yüzeyde bir atomu hareket ettirebilmek için gerekli kuvveti hesaplayabildi. Bu buluş nanoaygıtların geliştirilmesi için çok önemli. Araştırma 22 şubat 2008'de Science dergisinde yayınlandı. Ülkemizde bu konuda Ahmet Oral çalışma yapıyordu.

Bundan 20 yıl önce IBM Almaden Araştırma Merkezinde San Jose, Silikon Vadisinde yüksek teknolojili aletlerle küçük bir laboratuvarda insanlığın ilk küçük yapılarını oluşturdu. 29 Eylül 1989'da atomik düzeyde atomları hareket ettirebileceğimizi Ksenon atomları ile Nikel yüzeye IBM kelimesini yazarak göstermiş oldu. Bu Wright Kardeşlerin ilk uçuş denemesi gibi bir olay.





Şimdi de aynı laboratuvarda araştırmacılar atomları hareket ettirmek için gerekli kuvvetleri hesapladılar.

Gelecekte nanoteknolojiyi yapabilmek için bu bilgi çok önemli. Bundan on yıllar önce mühendisler, büyük yapılar yapabilmek için inşaat bilgisi öğrendiler. Değişik malzemelerin kuvvetliliğini ölçmeden, bir çok kuvvetin ilişkisini bilmeden günümüzde köprü inşa etmek imkansız olacaktı. Nanoteknolojide durmasını istediğiniz bölgeleri "yapışkan" atomlardan, hareket etmesini istediğimiz bölgeleri zayıf atomlardan yapmalıyız.

Makalede kobalt atomunun pürüzsüz platinyum yüzeyde hareket ettirmek için 210 pikonewton kuvvet gerekli olduğunu, ama kobalt atomunu bakır bir yüzeyde hareket ettirmenin 17 pikonewton olduğunu belirtmişler.

Aygıtları bir kaç atom büyüklüğüne düşürmek radikal tasarım değişikliklerini ve imalat yöntemlerini gerektiriyor. Kuvveti hesaplayabilmek nanoaygıt üretimine yeni bir bakış getirecek.

Makalede, bilim adamları çok hassas Atomik Kuvvet Mikroskobu kullanarak bir atomu ya da molekülü hareket ettirebilmek gerekli kuvvetin büyüklüğünü ve yönünü de hesaplayabildiler. Araştırmacılar kuvvetin yüzey malzemesine bağlı olduğunu, hatta atom yerine molekül hareket ettirmenin kuvvetlerinin farklı olduğunu buldular.

IBM bir sonraki amacı atom atom bilgisayar işlemcisi üretmek. Çünkü günümüz teknolojisi artık sınıra ulaştı ve eğer yeni yöntemler bulunmazsa bilgisayar gelişimi yavaşlayabilir.

Bu da olayı açıklayan bir video:

Gray Goo - Gri Çamur

İlk olarak Eric Drexler tarafından "Yaratma Makinaları" adlı kitapta kullanılan bu terim bir kıyamet senaryosu. Nanorobotlar Dünya'daki tüm hammaddeleri kullanarak sürekli kendilerini çoğaltacak, Dünya'da boş alan kalmayacaktır. Geometrik bir artış olacağı için çok kısa zamanda bu robotlar çoğalabilecektir. Çamur denmesinin sebebi ise şudur: Robotlar tüm hammaddeler bitince bozulacak ve işlemez hale gelecekler. Tüm Dünya "gri" robot parçaları ile dolacak, çamur gibi olacaktır.

Tabi ki Eric Drexler kitabında bu olayın ihtimalinin olduğundan bahsetmiştir, yoksa Dünya'da nanoteknlojinin amacı bu tür robotlar yapmak değildir. Magazin dünyası bu konu üzerinde çok durmuştur ve nanoteknolojinin sadece bundan ibaret olduğunu bazılarına benimsetmiştir.
10 Nisan 2004 Nature dergisinde Eric Drexler "Keşke bu terimi kullanmasaydım" demiştir. Şu an için böyle nanorobotların var oluğ olamayacağı bile bilinmemektedir.

Bir başka senaryo ise, robotlar yerine canlı organizmaların olacağını öngörmektedir. (Green Goo - Yeşil Çamur) Nanobiyoteknoloji ile insanlar Dünya'da hiçbir zaman varolmamış canlılar yapabilecek, bunlar hızla çoğalıp, Dünya'yı yaşanmaz hale getirebileceklerdir. Tabi bunların hepsi senaryo, ama olma ihtimalleri de var. Fakat nanoteknolojinin amacı bu değil.

NANO 101 - Temel Bilgiler

1 nanometre 1 metrenin bir milyarda biridir. Bu büyüklüğü hayal etmek çok zordur. Örnek vermek gerekirse iki karbon atomu arasondaki bağ uzunluğu 0.12- 0.15 nm, DNA çapı 2 nm, bakteri 200 nm, bir saç teli 50.000 nm'dir. Ya da şöyle diyelim, tırnaklarımız 1 saniyede 1 nm uzar; 1 nm ile 1 metre arasındaki ilişki, bir poğaçanın Dünya ile arasındaki ilişki gibidir.

23 Şubat 2008 Cumartesi

NANO 101 - Nanoteknolojinin Tarihi

29 Aralık 1959'da Amerikan Fizik Cemiyetinde Richard Feynman'ın "Aşağıda Daha Çok Yer Var" adlı konuşmasında nanoteknolojide yapılabilen olaylara değinmesi, nanoteknolojinin başlangıcı kabul ediliyor. Feynman atomları ve molekülleri çok hassas aletlerle manipüle ederek, çok küçük boyutlarda operasyon yapılabilabileceğini anlatıyordu. Tabi o zamanlar tarif edilen bu sürecin ismi henüz nanoteknoloji değildi. Feynman küçük boyutlarda yerçekimi gibi kanunlarının öneminin azalacağına, Van der Waals gibi mikro düzeydeki zayıf kuvvetlerin daha önemli hale geleceğini söylüyordu.

Feynman o konuşmada 2 tane de problemi duyurdu; çözene de 1000$ ödül vereceğini söyledi. Birinci problem bir nanomotor yapımıydı. Problem 1960'da hemen çözüldü ve Feynman buna çok şaşırdı. William, İngiliz bir elektrik mühendisi idi. 13 parçadan oluşan kenar uzunluğu 1/64 inch (0.3 mm) olan küp şeklindeki bir motor yaparak ilk ödülü aldı. Nanoteknoloji açısından bir gelişme olmamıştı.

İkinci problem ise bir çivinin tepesine bütün Encyclopedia Britannica'yı yazmaya elverecek derecede harflerin küçültülmesiydi. Bu problem ise 1985'de Standford Üniversitesi mezunu Tom Newman tarafından çözüldü. Çivinin tepesine elektron demeti ile Charles Dickens'in İki Şehrin Hikayesi adlı eserini yazdı ve ikinci 1000$'lık ödülü aldı. Günümüzde de Feynman anısına nanoteknoloji adına gelişme yapmış insanlara "Feynman Ödülü" veriliyor.



Nanoteknoloji terimi ilk kez Norio Taniguchi tarafından "Temel Nano-Teknoloji Konseptleri" adlı makalede dile getirildi. Nanoteknolojiyi şöyle tanımlıyordu Norio Taniguchi: "Atom atom ya da molekül molekül ayırma, birleştirme, bozma sürecine nanoteknoloji denir".








K. Eric Drexler 1980'lerde molekülleri rassal yöntemler yerine deterministik olarak işlemeyi detaylı bir şekilde inceledi. "Yaratma fabrikaları: Nanoteknoloji Devri" (1986) (aynı zamanda ilk nanoteknoloji kitabıdır) , "Nanosistemler: Moleküler Makinalar, İmalat ve Hesaplama" (ilk nanoteknoloji okul kitabı) adlı kitapları ile ortaya attığı düşünceler "moleküler üretim" olarak biliniyor.
1981'de Drexler ilk nanoteknoloji makalesini yayınladı.







Gene 1981'de STM (Taramalı Tünelleme Mikroskobu) Gerd Binnig ve Gerhard Rohrer tarfından üretildi. Bu mikroskop atomların yerlerini değiştirebiliyor. Buluşlarından dolayı 4 yıl sonra Nobel ödülü aldılar.









1985'de Robert Curl, Harold Kroto ve Richard Smalley fulleren sınıfından olan buckyball'u buldu. (Bu molekül bir futbol topunu andırdığı için böyle isimlendirilmiştir.) Bu 3 bilim adamı da 1996 yılında Kimya Dalında Nobel ödülünü aldı.



1986'da Binnig, Quate ve Gerber atomik kuvvet mikroskobunu buldular. (AFM)


1986'da ilk nanoteknoloji organizasyonu Foresight, Eric Drexler tarafından kuruldu. Amacı moleküler üretim bilincini artırmak. Kar amacı gütmeyen bir organizasyon.


1987'de ilk protein üretildi.


1988 bahar döneminde üniversitedeki ilk nanoteknoloji dersi Eric Drexler tarafından verildi. Kitap olarak Drexler'in "Yaratma Motorları" tavsiye edildi, ayrıca teknik notlar da kullanıldı. Yaklaşık 50 öğrenci dersi aldı.



1989'da IBM bilim adamı Don Eigler nikel yüzeye ksenon atomları ile IBM yazısını yazdı.








1989'da ilk nanoteknoloji "Nanotechnology" dergisi yayına çıktı. Hala yayınlanmaktadır.
1990'da Japonya nanoteknoloji projelerine başladı.




1991'de Sumio Iijima karbon nanotüpü buldu.












1996'da Nasa nanoteknoloji üzerinde çalışmaya başladı.


1996'da ilk nanoteknoloji şirketi Zynex kuruldu.



21 ocak 2000 - Clinton nanoteknolojiye destek verdi, para ayırdı.

2001 - Askeri gelişmeler için nanoteknolojik araştırmalara başlandı.

Kaynak: 1

22 Şubat 2008 Cuma

NANO 101 - Nanoteknoloji Nedir?

Bu yazının yeni sürümü için tıklayın.

Nanoteknoloji - 1-100 nm arasındaki boyutlarda malzemelerin özelliklerini inceleyip, anlama ve kontrol edebilme, sonra da bu teknolojiyi kullanan alet edevatlar geliştirmektir. Nanoteknoloji terimi ilk defa Norio Taniguchi tarafından kullanılmıştır.

Bu bilim dalı disiplinlerarası bir bilim dalıdır. Disiplinden kasıt bir başka bilim dalıdır. Yani bir çok bilim dalının birleşerek, birbirine destek vererek, yukarıdaki tanıma uygun araştırma geliştirme yapmasıdır. Bu bilim dalları fizik, malzeme bilimi, robotik, kimya, biyoloji, makina mühendisliği, elektrik mühendisliği ve bunların alt dalları olabilir. Nanoteknoloji şimdiki bilim dallarının nanoseviyeye inerek orada araştırma yapması olarak da görülebilir.

Yalnız nanoteknolojinin amacı şimdiki teknolojiyi nanoseviyeye indirmeye çalışmak değil, mikrodüzeyde beceremediğimiz işleri nanoseviyede başarabilmek için uğraşmak. Yani bir su molekülünün özelliklerini ortaya çıkarmak nanoteknoloji değildir. Suyun o düzeyde makro düzeyde olmayan özelliklerini bulmak ve kontrol etmek nanoteknolojidir.

Nanoteknolojide 2 temel anlayış vardır: Biri aşağıdan yukarı inşa, diğeri yukarıdan aşağıya inşa. Aşağıdan yukarı inşaada malzemeler ve aygıtlar, moleküler düzeydeki bileşenlerinden kimyasal yollarla otomatik olarak oluşturur. Yukarıdan aşağıya inşa ise büyük haldeki malzemeleri küçülterek ürün üretmektir. Günümüzde de inşaaların çoğu bu yöntemle yapılmaktadır.

Nanoteknolojide kullanılan aletlerden en yaygın olanları atomik kuvvet mikroskobu, taramalı tünelleme mikroskobudur. Elektron demeti litografyası, moleküler hüzme epitaksisi de nanomalzemeleri manipüle etmeye elverişli hale getiriyor ve bu sayede alışılmamış özellikleri gözlemleyebiliyoruz.

Nanoteknolojik ürünlere örnek olarak moleküler yapıya sahip polimerler, yeni bilgisayar çipi tasarımı, bronzlaşmama losyonu, kozmetik, ilaç taşıması verilebilir. Nanoteknolojik ürünlere göz atmak istiyorsanız tıklayın.

Her teknolojide olduğu gibi nanoteknolojinin muhtemel zararları vardır. Nanoseviyede malzemelerin tek başlarına ya da başka atom grupları ile beraber iken nasıl davrandıklarını bilinmemektedir. Normalde zararsız diye bildiğimiz bir malzeme, nanoseviyede hiç beklenmedik şekilde davranabilir. Mesela bazı karbon nanotüplerin asbest gibi davrandıkları, nanogümüşün bakterileri öldürdüğü bulgulardan sadece birkaçıdır. O yüzden nanoteknoloji çok bilinçli bir şekilde geliştirilmelidir. En son ABD'de PEN kurumu Obama hükümetine yeni bir yol planı sundu.

---------------------------------------------------
Milyarda Bir Lira!

Hüseyin Avni Öktem hoca Kayserili işadamlarına nanoteknolojiyi anlatmaya çalışıyormuş. İşte bu oda bir hücre olsa, odadaki kalem şu kadar nanometre olur; nanometre işte bu kadar küçük bir boyut vs. gibi karşılaştırmalar yaparak nanodünyayı anlatmaya çalışmış. Kayserili işadamı bir şey anlamadığını söylemiş. Yanındaki hoca da "Hocam Kayseriliye para cinsinden anlatacaksın meseleleri. Nanoteknoloji milyarda bir liradır" demiş. İşadamı da "Tamam o zaman, çok önemli bir şey bu. Hemen yatırım yapalım." demiş. [Kayserililere bir laf atma söz konusu değildir.]

Grafin Isıyı İletiyor

Elektronik teknolojisinde devrim yapacağına inanılan karbon nanotüpler birçok bilim adamı tarafından geleceğin malzemeleri olarak görülüyor. Ama yeni araştırmalar gelecek vaad eden tek karbon şeklinin nanotüpler olmayacağını gösterdi. California Üniversitesi'ndeki araştırmacılar grafinin karbon nanotüpten daha iyi termal iletkenliği olduğunu buldular. Grafin tek atom kalınlığındaki karbon yüzeyi, termal iletkenlik ise bir maddenin ısıyı iletebilme kapasitesi. Araştırma elektronikteki grafin uygulamalarına yeni bir bakış getirecek, çünkü elektronikte ısıyı iletebilme önemli bir mesele. Araştırma 20 şubat 2008 Nano Letters dergisinin internet dergisinde yayımlandı.

Bazı malzemelerin oda sıcaklığındaki termal iletkenlik katsayıları şöyle:
Silikon: 145 W/m
K (w=watt, m=metre, K=Kelvin)
Karbon Nanotüpler:
3000 to 3500 W/m•K
Elmas:
1000 - 2200 W/m•K
Tek katmanlı grafin:
5300 W/m•K



Grafinin silikonla birleşebilmesi ve düzlemsel olması da, uygulamalarda yaygın olarak kullanılmasını tetikliyor.

Normalde malzemelrin termal iletkenlikleri dokunma yöntemi ile ölçülürken, araştırmacılar grafinin termal iletkenliğini o yolla hesaplamadılar. Grafin yaprağını bir köprü gibi bir substratın üstüne koydular. (resim) Daha sonra sarkan kısma lazer ışığı gönderip, titreşim cevaplarını Raman spektroskopisi (ışık temelli madde özelliklerini öğrenmeye yarayan yöntem) ile ölçtüler.

21 Şubat 2008 Perşembe

2008'deki Muhtemel Teknolojik Gelişmeler

Sürpriz Modelleme

Bu yazının direk nanoteknoloji ile ilgisi yok, ama ben gene de okurları bilgilendirmek için yazayım dedim. Fazla bilgi göz çıkarmaz ne de olsa?

Gün içinde bir çok tahminle iç içeyiz: bir sonraki sağanak yağış nerede görülecek, borsanın durumu, seçimi hangi parti kazanacak gibi. Günümüzde bilgisayar modelleri bazı şeyleri gayet güzel bir şekilde tahmin edebilseler de, ama gene de bazen sürprizlerle karşılaşabiliyoruz ve bunları tamamen yok etmek de pek mümkün gözükmüyor.

Ama Eric Horvitz, Microsoft, sürpriz modelleme ile bu beklenmedik sonuçları en aza indirebileceğimizi düşünüyor.

Horvitz sürpriz modellemeyi teknolojik bir kristal küre yaparak yarın hangi hisselerin değer kazanacağını ya da Dünya'nın neresinde bir sonraki terörüst saldırısının gerçekleşeceğini sorma olarak düşünmenin yanlış olduğunu vurguluyor. "Geçmişte bizi şaşırtan olaylara bakarak, ileride bizi şaşırtabilecek olayları tahmin edebiliriz" diyor Horvitz. Bu başarılabilirse, karar alan bir çok insanı etkileyebilmek mümkün, sağlıktan, askeriyeye, finanstan politikaya.

Bu teknoloji uzak gibi durabilir, ama bu anlayış gerçek bir uygulamaya vesile oldu : 2003'ten beri Microsoft'ta geliştirilen SmartPhlow, bir trafik yoğunluğu tahmin etme cihazı. Hem masaüstü bilgisayarlarda hem de Microsoft PocketPC'lerde (cep bilgisayarı) kullanılabiliyor. Seattle'daki trafik bilgilerini alıyor ve trafik olan yollar ekranda kırmızı, olmayanlar ise yeşil olarak görülüyor. (Resimde gözüktüğü gibi) Ama bu daha başlangıç, çünkü insanlar genellikle nerelerin yoğun olduğunu biliyor, o yüzden insanın bildiği bir şeyi sürekli ekrana getirip uyarı vermek çok gıcık bir durum olabilir. O yüzden cihaz o saatte beklenmedik bir yerde trafik oluşursa, ya da tam tersi, beklenmedik bir yerde yol boşaldı ise uyarı veriyor. Makina bunu nasıl beceriyor? Şöyle: makina insanlar için nasıl bir olayın sürpriz olduğunu biliyor bir de bu sürpriz olayı tahmin edebiliyor.

Araştırmacılar bir çok yıl için trafik bilgilerini inceledikten sonra sürpriz olaya sebebiyet verebilecek faktörleri belirlemişler: kazalar, hava koşulları, tatiller, spor müsabakaları, ya da resmi ziyaretler. Sonra yolları parçalara bölüp, her 15 dakikada bir, her bölge için sürpriz olay oluşma ihtimalinin dağılımını hesaplıyorlar.

Bu yöntem bayağı işe yaramış. Bu cihazların doğru tahmin üretme yüzdesini %5'e düşürdüğünüzde bile insanlar normal zamanda bilebildikleri sürpriz olayların yarısı kadar daha bilebiliyor. Bugün 5.000'den fazla Microsoft çalışanı bu programı cep telefonlarında kullanıyor.

Şu an Inrix Traffic adlı uygulama ile bir kaç saat içindeki trafik tahmininden, bir kaç güne kadarki trafik tahminini Amerika ve İngiltere için öğrenebiliyorsunuz.

Tabi ki bu uygulama bir çok saha için tahmin etme imkanı tanımıyor, ama Horvitz umutlu. İleride hangi ülke arasında ne zaman terslik olabileceğini tahmin edebileceğini düşünüyor.

19 Şubat 2008 Salı

Nanoteknoloji Dersleri

Bloğumda nanoteknoloji haberlerinin yanında bir de temel nanoteknoloji terimlerini açıklayıcı uzun yazılar da yayınlayacağım.
O yazıların başlığı şöyle olacak: "NANO 101 - "Konunun adı" - yazının seri numarası."

Örnek: NANO 101 - Karbon Nanotüp - 10
Blog içinde arama yaparak da ilgilendiğiniz konulardaki yazılara ulaşabilirsiniz.

Böyle bir şey yapmamdaki temel sebep, konular hakkında pek Türkçe kaynak bulunmaması. Bir terimi bilmeyen onunla ilgili haberi okumakta zorlanabileceği için, herkesin az çok bir şeyler bilmesi gerekli diye düşünüyorum. Yazacaklarımın dili çok zor olmayacak, umarım okuyanlar rahatlıkla anlar. Eleştirilerinizi bana yorum yaparak bildirirseniz sevinirim.

İyi okumalar.

Yeni Bir Mikroskop


FEI şirketi yeni bir mikroskobu piyasaya sürdü. Phenom isimli bu aygıtla birçok alanda ve birçok pazarda aktif olmak hedefleniyor. Phenom yüksek çözünürlüklü, masaüstü bilgisayar destekli, 20.000 kere büyütme kapasiteli, optik kameralı ve yüksek kalitede bir elektron mikroskobu.

Çok az bir eğitim sonunda herkes bu dokunmatik ekranlı harikulâde görüntülere sahip mikroskobu kullanabilecek. Aşağıdaki videodan çocukların mikroskobu nasıl kullanabildiklerini görebilirsiniz.



Phenom patentli vakuum teknolojisi ile numuneler çok hızlı bir şekilde hazırlanıp, incelemelere alınabiliyor. Verilerin resimleri istenirse daha sonra USB belleğe de atılabiliyor.
İlerleyen aylarda tüm dünya bu mikroskopa ulaşabilecek.

FEI şirketi mallarını satın alabilmek için aşağıdaki adres ile irtibata geçebilirsiniz.


Ceyhun Atuf Kansu Caddesi No:112/26
Balgat, 06520
Ankara
Türkiye

Telefon: 0 (312) 472 61 08 09
Fax: 0 (312) 472 61 10

Bayar Cad. Pınar Sok. No: 2/9
Kozyatağı / Istanbul
Türkiye

Genel ağ adresi: http://www.anatek.com.tr/
Telefon: 0 (216) 361 21 11
Fax: 0 (216) 361 20 01

Şirketin diğer ürünleri: Tarama Tünelleme Mikroskopları, DualBeam (Çift Hüzme) Sistemleri, İhtisas malzemeleri, Geçirimli Elektron Mikroskobu, Odaklı Işık Demeti Mikroskopları.

18 Şubat 2008 Pazartesi

Güneş Pili ile Sudan Hidrojen Üretimi

Ağaçlar ve algler bunu yapıyor. Hatta bazı bakteriler ve yosunlar bile bu işlemi yapabiliyor. Ama bilim adamları güneş ışığını kullanılabilir bir enerji kaynağına dönüştürmekte hep zorlandılar. Şimdi Penn State Üniversitesi araştırmacıları konsept ispatlayıcı bir aygıta sahip. Bu aygıt suyu ayrıştırıp hidrojen elde etmek için kullanılabiliyor.

Thomas E. Mallouk, Malzeme Kimyası ve Fiziği DuPont Profesörü, sistemin çok verimsiz olduğunu ama çalışmalar sonucunda %10-15 verimliliğe sahip aygıt yapılabileceğini söyledi.

Bu yapılabilirse su fotolizi insanlık için temiz enerji kaynağı haline gelebilir.

Her ne kadar %10 verimliliği geçebilen güneş pilleri üretilse de, hidrojen pillerinde bu yüzdeyi tutturmak kullanılan yarıiletkenin zayıf tayf (spektr) özelliklerinden dolayı mümkün olmuyor.

Bir başka engel ise ayrılan hidrojen ve oksijenin tekrar çok kolay bir şekilde birleşmesi. Ayırmak için kullanılan katalizörler, bu iki elementin birleşme reaksiyonu için de katalizör görevi görüyor.

Mallouk ve W. Justin Youngblood,Arizona State Üniversitesi, boyayla birleşien fotosentez sırasında oluşan elektron transferi ve suyun oksitlenmesini taklit edebilen bir katalizör sistemi yaptılar.

Çalışma prensibi şöyle: merkezde iridyum oksit molekülü var, onu ise portakal-kırmızı renkte boya molekülleri kaplıyor. Bu yapının çapı 2 nm. Araştırmacılar portakal rengi mavi ışığı emebildiği için seçmişler, biliyorsunuz en fazla enejiye sahip ışıklardan biri mavi. Bir de bundan önceki sanal fotosentez deneylerinde de bu boya kullanılmış. Katalizör merkezli olacak şekilde bu moleküller diziliyor. Görünen ışık boyaya çarpınca, boyadan enerji çıkıyor, bu enerji katalizör yardımıyla suyu bileşenlerine ayırıyor.

Araştırmacılar titanyum oksite katalizör emdirip anot için kullanmışlar, katot için ise platinyum kullanmışlar. Elektrotları tuzlu çözeltiye, hidrojen ve oksijen tekrar birleşmesin diye birbirinden ayırarak sokmuşlar.

Sistemin verimliliği %0.3.

Sistemin verimliliğini artırmak için araştırmacılar şunları denemeyi düşünüyorlar: boyanın verimliliğini artırma, katalizörü iyileştirme, küre yerine daha fazla alana sahip başka bir geometrik şekil bulma.

Amaç şu: öyle bir düzen bulma ki, çıkan elektron enerjisini en iyi şekilde kontrol etme! :)


15 Şubat 2008 Cuma

Robotlar Hayvan Testlerini Azaltabilir

Güünümüzde yeni bir ilaç önce hayvanlarda deneniyor, daha sonra eğer bir yan etki görülmezse piyasaya sürülüyor. Bu süreçte binlerce hayvan telef oluyor, ayrıca bu yöntem çok yavaş bir yöntem. Hayvanların yerini robotlar alabilir. Bu robotlar bir günde binlerce kimyasal testden geçebileceği için ilaç denemeleri çok daha hızlı ve ucuz olabilir. Böylece yılda 10-100 olan deneme sayısı günde 10.000'e çıkabilir.

Bakteriler Su Temizliyor

Bakteriler hastalıklara sebebiyet verdiği için genellikle kötü organizmalar olarak bilinirler. Ama Nottingham Üniversitesindeki araştırmacılar bu yaratıkların zarlarındaki filtreleme yöntemini suyu temizlemekte kullanıyor.

Zarar görmüş doğal çevrenin gene canlılar tarafından eski haline getirilmesine bioredimasyon deniyor. (İlk kullananlar böyle çevirmiş ama bence canlı arabuluculuk daha güzel, zaten kelimenin anlamı da bu: bio - canlı, re - tekrar, mediation - arabuluculuk, uzlaşma; yani bir nevi canlılarla tekrar uzlaşıyoruz; bakın biz beceremedik, bozduk düzeni, siz bizle uzlaşın ve yeniden eski haline getirin diyoruz.)

Bu canlı arabuluculuğun ilk örnekleri 1960'larda bitkileri kullanmak suretiyle tarımsal alanları tuzdan arındırmaktır.

Bakteriler sudaki zararlı maddeleri yiyerek suyu temizlemiş oluyorlar. Su daha sonra kalbur vazifesi gören zardan süzülüp dışarı çıkıyor. Ama bu kalburun delikleri o kadar küçük ki, bazıları nano ölçekte. Zarlar bir nanometre ila 10 mikron arasında değişiyor.

Endüstriyel alanlarda suyun daha optimize bir şekilde kullanılması için bu yöntem uygun olabilir.
Araştırmayı,
su temizleme alanının önemli isimlerinden, Nidal Hilal yönetiyor.

Bakterilerin zarları zamanla pislikle dolunca, gene canlı arabuluculuk yöntemi ile kapalı bir sistemde zarlar temizlenebilir.

Su temizlendikten sonra ortaya çıkan,metal ve yağ gibi, yüksek kalorili malzemeler yakıt olarak da kullanılabilir.

Bu araştırma benzer bir araştırma ise Ortadoğu'da deniz suyundan içme suyu üretimi adında yapılıyor. Bu yöntemle şimdi kullandığımız su temizleme makinalarının bakım masrafından kurtulabiliriz.

Araştırmanın bir başka faydası ise sıvıların nanodüzeyde nasıl hareket ettiklerini ve etkileştiklerini anlamada yardımcı olacak.

Fiberlerden Elektrik Üretimi


14 Şubat 2008 tarihli Nature dergisinde çıkan bir habere göre bilim adamları tekstil fiberlerinden elektrik enerjisi üretmeyi başardılar.

Yöntem şöyle işliyor: yukarıda altınla kaplı ZnO nanoteller, altlarında bulunan normal ZnO nanoteller var. Bu nanoteller fiber üzerine sarılmış durumda. Şimdi altınla kaplı nanoteller çekilince bunlar altlarındaki normal nanotelleri eğiyorlar. Nanotellerin piezoelektronik özelliğinden dolayı yamulan kısımlar, (yani normal nanotellerin üstü) artı, diğer kısımlar (alt taraf) eksi özellikte oluyor ve böylece akım üretilmiş oluyor.

Yani üzerimizdeki giysilerin fiberleri biz hareket ederken birbirine sürtünecek ve elektrik üretip elektrikli aletleri şarj edebilecek. Tabi ki bu yöntemle biraz zor, çünkü ZnO yıkanmaya dayanıklı değil, böyle bir T-shirt'ün hiç yıkanmaması lazım!

Resimdeki pembe tellerden biri normal ZnO nanotel, diğeri ise altınla kaplı. Birbirine sürtünce elektrik üretiliyor. Aşağıdaki resimde ise daha açık bir şekilde sistemi görebiliriz. Fırça şeklindeki çubuklar biribirine sürtüyor ve elektrik üretiliyor. (yeşil altın kaplı, diğerini kaplanmamış farz edin)

Grubun bir sonraki amacı üretilen voltaj seviyesini (800 nanovolt - 20 milivolt) yükseltmek.

14 Şubat 2008 Perşembe

Nanoteknolojik Aygıtlar için DNA Pistonları


Değişik kimyasal sinyaller gönderildiğinde şekil değiştiren nano DNA piramitleri İngiliz ve Alman bilim adamlarınca tanıtıldı. Onlar bu yapıların nano robotların motoru olabileceğini savunuyorlar.
Bu yöntem nano seviyede madde kontrolüne yeni bir bakış akışı kazandırmış oldu.

Başka bilim adamları proteinler üzerinde yürüyebilen yapılar yapmıştılar ama bu 3 boyutlu malzemelerin kontrolü zor idi.




Andrew Tuberfield, Oxford Üniversitesi, ve Bielefeld Üniversitesinden meslektaşlarıyla kendiliğinden oluşan DNA'nın, bazı sinyaller göndererek nasıl şekil değiştirdiğini göstermiş oldular.




Yeni Protein Dizini Üretme Yöntemleri


Varolan protein dizini üretme metodları proteinleri canlı hücrelerden alıp saflaştırma, stabilize etme ve işaretleme gibi işlemleri içerdiği için çok bezdirici ve uzundur. Bu işlemler protein dizini üretme sürecinin darboğazıdır. Bundan başka bir de, fonksiyonel proteinler çok dikkatli bir biçimde manipule edilmelidirler ve ne kadar az olursa o kadar iyidir. Programlanabilir Nükleik Asit Dizini (NAPPA) Harvard'lı bilim adamları tarfından geliştirilmiş bir yöntem. Bu uzun işlemi çok daha basitleştiren bu yöntem şöyle işliyor: Plazmit DNA'lar belirlendikten sonra, genler hücre dışına alınıyor ve oluşan proteinler yerlerinde hareketsizleştiriliyorlar. Bu da proteinlerin manipule edilmesini azaltmış oluyor ve daha gelişmiş uygulamalar için kapı açıyor.
Yandaki resimde hedef proteinler sabitlenmiş halde gözüküyor.











Bu da bu yöntemle yapılmış protein dizinleri.

11 Şubat 2008 Pazartesi

Karbon Nanotüpten Radyo

Northrop Grumman Corporation ve Illinois Üniversitesi şimdi tranzistör teknolojisinin binde biri kadar enerji kullanan ilk tam fonksiyonlu, tamamen karbon nanotüpten yapılmış radyoyu ürettiler. Dr. John Przybysz, " Daha önceki araştırmalar karbon nanotüp tranzistörlerinin çok hızlı ama çok az enerji harcayan özelliklere sahip olduğunu teorileştirmişti" dedi.

"Karbon nanotüp teknolojisi askeri sensörlerin enerji tüketim konusuna da farklı bir yönden bakmamızı sağladı."

"Bir pili 2 gün yerine, artık 2 hafta kullanabileceğiz bu nanotüp tranzistörler sayesinde." Binlerce yanyana dizilmiş tek katmanlı nanotüpleri yarıiletken ince bir film gibi kullanan grubumuz gerçek radyo frekanslı analog elektroniğini inşa etmek için gerekli tüm malzemelerini; mikser, anten ve yükseltici dahil; birleştirerek bir ilke imza attı." diye konuştu Dr. Hong Zhang,

"Kullanıcı normal radyo yayınlarını, karbon nanotüp rezistörden geçtikten sonra hoparlör veya kulaklıkla dinleyebiliyor" Bir çok nanotüpün bir arada olması gerçekten yüksek bir enerji verimini doğuruyor."

Makaleye şuradan ulaşabilirsiniz.

Polimer Reçineden Karbon Nanotüp


Amerikan Deniz Kuvvetleri bir araştırmanın sonucunda reçineden çok katmanlı karbon nanotüp üretmeyi başardı. Çok katmanlı dediğimiz ise karbon nanotüpü bir rulo olarak düşünürsek, rulonun kaynağı olan kağıt (grafit), bir çok karbon nanotüp katmanın oluşuyorsa, sonuçta elde edilen rulo, yani karbon nanotüp, çok katmanlı olur. Uygulamanın enerji, sensörler, filtreleme, pil, elektronik ekranlar ve nanoelektronik aygıtlar gibi alanlarda etkisi olması bekleniyor.

Karbon nanotüpler, katı bir şekilde, organometallik bileşiklerin ya da metal tuzların seçilmiş yüksek aromalı bileşikler varlığında oluşmuş öncül bileşimlerin termal parçalanması sonucu oluşturulmuş. Bu patentlenmiş yöntemin en önemli yönü ise, karbon nanotüplerin üretiminde yaygın olarak kullanılan, kimyasal buhar biriktirmedeki (KBB) gibi, gaz bileşiklerini kullanmaması; onun yerine de 500 °C 'de karbonlu katıdan karbonizasyon işlemi sırasında oluşmuş metal ve karbon nanoparçacıklar gibi katı maddelerin kullanılması. Çok az organometalik ya da metal bir maddeye ihtiyaç duyuluyor ve arzu edilirse de daha fazla metal kullanılabiliyor.

Katı olarak çok katmanlı karbon nanotüpler ise büyük miktarda birbirine kaynatılabilir film ve fiber üretiminin, çok daha ucuz öncül maddeler ve alet-edavatla yapılmasına izin veriyor, böylece şimdiki metodların (KBB) önündeki ekonomik problem aşılmış oluyor. Günümüzde karbon nanotüplerin yüksek miktarda üretilmesi günlük kullanım için pahalı sayılıyor.

Bu araştırma bir de ilk defa reçineleri karbon kaynağı olarak kullandı.

10 Şubat 2008 Pazar

Silinebilir Hologramlar Tıpta ve Reklamcılıkta Devrim Yapacak


Arizona Üniversitesi optikçi bilim adamları bir kaç dakika içinde silinip tekrar yazılabilen 3 boyutlu holografik ekranlar üreterek büyük bir teknolojik problemi çözmüş oldular.
Şimdilik 10 cm'e 10 cm kırmızı renkte bir ekran da olsa da, ileride çok daha fazla renkte ve büyük ekranda da uygulanacak. Eğer yazıp silme hızlarını 5000 kez artırabilirlerse 3 boyutlu televizyonlar gerçek olacak. Resimde ise üst tarafta bir araba, altta ise insan beyninin holografik görüntüsü gösterilmektedir.




Bu yöntemlerde mağazalarda, otobüs duraklarında yapılacak reklamlar ise insanların dikkatini çekecek ve "Gelecek geldi mi yoksa?" sorusunu akıllara getirecek.


Ülkemizde 3 boyutlu televizyon çalışması ise 2004'den itibaren yapılıyor. Proje AB destekli ve 4 yıllık süreli. Projeyi Bilkent Üniversitesi yönetiyor.28-30 Mayıs 2008'de İstanbulda 2. 3 boyutlu televizyon konferansı yapılacak. 8 ay içinde projenin tamamlanması bekleniyor.


Haldun Özaktaş ve Levent Onural'ın 3 boyutlu televizyon ile ilgili kitabı da yayınlandı.

Gelişmeleri bekliyoruz.





Kaynak: 1

Yeni Hafıza Araçları


FRAM (Ferroelektronik RAM), PCM (Faz değişkenli hafıza), MRAM (manyetik dirençli RAM) gibi yeni nesil hafıza çeşitlerinin yerini, günümüz hafıza teknolojilerinden olan flash hafıza ve DRAM (Dinamik RAM)'ın yerini alması bekleniyor. Floating- gate teknolojisinin fiziksel sınırlarına ulaşmasından sonra, günümüz hafıza teknikleri dibe vuracak.

Intel Corp. and STMicroelectronics Inc firmalarının önceden duyurdukları 90 nm'lik 128 megabitlik PCM prototiplerini (yandaki resim) satışa sunması, bu alandaki önemli bir kilometre taşı . Gerçi bu satış için biraz geç kalındı bile , çünkü firmalar bu ürünü geçen sene piyasaya süreceklerini söylemişlerdi.

Firmalar DRAM'ın bit değişkenliğini, flash'ın elektriği kesilse bile veriyi muhafaza etmesini , NOR'un hızlı okumasını ve NAND ve PCM'in hızlı yazmasını birleştirerek, tüm hafıza pazarına sahip olunabileceğini ve önümüzdeki on yıldaki gelişmelere de ışık tutacağını belirttiler.

Intel'in ürünü yaparken kullandığı kenar litografya teknolojisi ile ram'ın kapasitesini 1 gb'da kadar çıkarılabilir, bu ise flash teknolojisinin sınırı olan 16 gb'dan hayli küçük.

Intel teknik endüstri müdürü, Cliff Smith, ürettikleri parçaların
normal flash teknolojisinden daha az enerji kullanarak, daha hızlı okuma ve yazma sağladığını ve normal RAM'larde görülen bit değişkenliğinin de olduğunu belirtti.

Intel'in hafıza teknolojisi geliştirme müdürü, Al Fazio, PCM'in 5 nm seviyesine inme kapasitesine sahip olduğu için gelecek nesil hafıza teknolojisi olmaya namzet FRAM ve MRAM'dan daha umut verici gibi olduğunu söyledi.

İlginçtir ki, flash teknolojisi ile ilk ürünü üreten de yine Intel idi. 1989'da 256 kb'lık hafızaya sahip flash bir ayakkabı kutusu büyüklüğünde idi.

PCM bazı teknolojilerde kullanıldı bile, mesela silinebilir CDlerde. Orada lazer ile foton durumunu amorftan kristale çeviriyor.

Merhaba

Merhaba sayın internet sakinleri.

Bu blogda nanoteknoloji hakkında genel bilgilere ve son nanoteknoloji haberlerine Türkçe olarak ulaşabileceksiniz.
Sizden gelen yorumlara göre blogumuzu şekillendireceğim.

Kendimden bahsedecek olursam...
Türkiye'deki güzide bir üniversitesinde 2. sınıf öğrencisiyim. Nanoteknoloji ile tanışmam bundan yaklaşık 1 sene önce oldu. Bu alanı çok merak ettim, internette bu konu ile ilgili siteleri bir süre takip ettikten sonra nanoteknoloji hakkında kapsamlı Türkçe bir kaynağın olmadığını fark ettim. Bu blogu işte bu yüzden açtım. Amacım daha fazla insanı nanoteknolojiden haberdar etmek.

İyi okumalar.

 

Yukarı